Türkiye Ekonomisi Zor Durumda | Görüş
By Ilan Berman* 28 Haziran 2023
Ülke ciddi bir ekonomik krizin eşiğinde. Bunlar Türkiye'nin cumhurbaşkanı için zorlu günler. Geçen ay, Recep Tayyip Erdoğan, muhalefetteki rakibi Kemal Kılıçdaroğlu'nu yenerek üçüncü beş yıllık görev süresini garantiledi. Bu süreçte, Batı'daki pek çok kişinin NATO'nun tek Orta Doğulu üyesi adına daha demokratik bir dönüş umudunu kararttı.
Peki şimdi ne olacak? Yakın zamanda İstanbul'a yaptığım bir ziyarette birbiriyle yarışan teorilerle karşılaştım. Bazı uzmanlar, giderek yerlici, milliyetçi ve homofobik bir platformda başarılı bir şekilde kampanya yürüten Erdoğan'ın bu fikirleri ikiye katlayacağını iddia etti. (Geldiğim gün, yetkililer şehrin ana alışveriş caddesini kapattılar ve planlanan bir eşcinsel onur yürüyüşünün yapılmasını önlemek için yüzlerce polisi tam teçhizatlı olarak konuşlandırdılar.) Diğerleri, bir dönem daha garantiledikten sonra Erdoğan'ın, bir zamanların müttefiki İsrail ile uzun süredir gecikmiş olan jeopolitik çitleri onarmak da dahil olmak üzere, iç ve dış ilişkilerde daha pragmatik bir dönüş yapacağını savundu.
Ancak konuştuğum herkes bir noktada hemfikirdi: Ülke ciddi bir ekonomik krizin eşiğinde.
Rakamlar, sorunun derinliğini güzel bir şekilde göstermekte.
Yaklaşık yirmi yıl boyunca, Türkiye'de enflasyon ortalama yüzde 10-11 civarında seyretti. Ancak bu tür göreli istikrar artık geçmişte kaldı. Geçen sonbaharda, ülkedeki enflasyon yüzde 85,5 ile son yirmi yılın en yüksek oranına ulaştı. Ve o zamandan bu yana biraz gerilemiş olsa da Türkiye'nin ekonomi planlamacıları enflasyonun yeniden yükseldiğine dair endişe verici işaretler görüyorlar. Sonuç olarak, Türk merkez bankası faiz oranlarını neredeyse ikiye katladı ve hükümet emtia fiyatlarını kontrol altına almakta zorlanırken muhtemelen daha fazla zam yapılması bekleniyor.
Ancak enflasyon tek sorun değil. Ülkede konut fiyatları da hızla artıyor. Ülkenin yaklaşık yüzde 20'sinin yaşadığı genişleyen bir metropol olan İstanbul'da emlak maliyetleri, Kasım 2021 ile geçen sonbahar arasında şaşırtıcı bir şekilde yüzde 193,9 arttı.
Ülkenin başkenti ve Erdoğan'ın iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidar merkezi Ankara'da durum hemen hemen aynı. Bu, giderek daha fazla şehirli Türk'ün gayrimenkul sahibi olmayı imkânsız bulduğu anlamına geliyor. Bu arada, ev sahipleri çok kazançlı hale gelen durumdan yararlandıkça, kiralayanların aylık ödemelerinde artış görüldü.
Bu arada satın alma gücü hızla düşüyor. Sadece üç yıl önce, Türk lirası ABD doları karşısında 7,5 civarında işlem görüyordu. Bugün döviz kuru 26'da bir ve yükseliyor. Bu, Türkiye'yi yabancılar için çekici (ve ucuz) bir turizm merkezi haline getirdi, ancak aslında orada yaşayan insanlar için son derece pahalı bir yer.
Bu sürüklenmenin büyük bir kısmı Erdoğan'ın kendisine yüklenebilir. Yıllarca, Türkiye cumhurbaşkanı (faiz oranlarından ne pahasına olursa olsun kaçınılması gerektiği fikri gibi) hayali ekonomik fikirler besledi, bir dizi yetersiz bürokrat istihdam etti (bir süreliğine damadı Berat Albayrak da dahil). Ve ardından Türk para biriminde ortaya çıkan düşüşü hafifletmek için ülkenin kasasına daldı. Sonuçlar bugünün ekonomik karmaşasında hissedilebilir.
Gecikmeli olarak, Erdoğan sorunu kabul ediyor gibi görünüyor. Türkiye'nin en yeni Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Haziran ayı başlarında atanmasından bu yana, ülkeyi daha "rasyonel" bir ekonomik yola döndürme sözü vererek, geçmişten bir kopuşun sinyallerini vermeye özen gösteriyor. Ancak Türkiye sokağında herkes, ülkenin yeni mali çarının karşı karşıya olduğu zorluğun göz korkutucu olduğunu ve başarısının garanti olmadığını anlıyor.
Bu, Türkleri yabancı cömertlik umuduyla bıraktı. İstanbullu bir iş adamının ifade ettiği gibi, pek çok kişi Batı'nın "Türkiye'nin başarısız olmasına izin vermeyeceği" fikrine güveniyor.
Belki de olmaz. Avrupa'da yeni bir kıta savaşının zemininde (Rusya vs. Ukrayna), Batılı hükümetlerin NATO'nun en güçlü ikinci askeri üyesini Latin Amerika tarzı bir çöküşe düşürmemek için ne pahasına olursa olsun buna müsaade etmeyeceklerine dair bir güvence var.
Ancak, şimdiden belliki, diğer icraatları ne olursa olsun, esas olarak Türkiye'nin ekonomik sağlığı, Erdoğan'ın üçüncü döneminin ve onun daha büyük geçmiş mirasının, bir başarı mı yoksa başarısızlık olarakmı belirleyeceği zaten açık.
*Ilan Berman, Washington D.C.'deki Amerikan Dış Politika Konseyi'nin kıdemli başkan yardımcısıdır.