Ancak bizim hem okuyucuya hem de yetkililere karşı doğruları söylemek ve dürüst olmak gibi bir yükümlülüğümüz de var!
Ulaşım zamlarını eleştirirken yol gösterici olmak zorundayız. Hele ben, uzun yıllar ulaşım sektöründe görev yapmış bir teknik eleman şapkası da taşıdığım için zam goygoyculuğunu bir kenara bırakıp daha iyiyi nasıl bulabiliriz diye birkaç kelam etmek zorunda hissediyorum kendimi.
MEHMET ŞİMŞEK ÖRNEĞİ
Malum, akaryakıta yüklü zamlar geldi, vergi artışları oldu ve dahası asgari ücret artışı da ulaşım sektörünün yükünü ciddi biçimde arttırdı.
Yedek parçası, sarf malzemesi, ofis giderleri ve sosyal amaçlı ücretsiz servis hizmetleri gibi görünmeyen birçok gider kalemi daha var.
Dolayısıyla ulaşıma yapılan zamlar tabii ki mecburiyetten kaynaklanıyor.
Ancak şunu da belirtmeden geçmeyelim ki, işletme tekniklerinde reform yapılarak ve biraz ulaşım işini bu konuda mürekkep yalamış ve sahada tecrübe edinmiş teknik kadrolara bırakarak ulaşımda verimliliği arttırmak mümkün.
Ekonomiden sorumlu bakanımız sayın Mehmet Şimşek'in deyimiyle "rasyonel" uygulamalarla ulaşıma maliyetleri düşürebilir ve gelirleri arttırabiliriz.
Elbette bu "rasyonel" uygulamalar ilk anda rahatsızlık yaratacaktır; ancak son tahlilde vatandaşın ve belediyelerin ceplerini daha az yakacaktır.
Bu konudaki önerilerimizi yazımızın son bölümüne erteleyelim, çünkü önce gerekçeleri anlatmak gerekir ki önerilerimizin belli bir mantıksal çerçevesi olduğunu izah edebilelim!
ULAŞIM HİZMETLERİ KİMSEYİ YÜZDE YÜZ MEMNUN ETMEZ
Ulaşım ve Toplu Taşıma, belediyeleri yöneten siyasetçiler için en çetrefilli alanlardan birisidir.
Aynı şekilde yerel yönetimlerde görev yapan teknik elemanlar içinde günlük hayatları en zor olan meslek gruplarının başında ulaşımcılar gelir.
Sözün gelişi 20 yıllık bir ulaşım ana planı yaparsınız, ama Türkiye burası: Zaman içinde hesapta olmayan yeni hastaneler, okullar, alışveriş merkezleri yapılır.
Farklı şehircilik bakışı olan belediye başkanları gelir, kimisi yeni otoparklar yaparak özel araç kullanımını teşvik ederken bir başkası gelir, yaya ve bisiklet ulaşımı diye tutturur.
Bir siyasetçi raylı sistem derken öteki minibüsçülerle iyi geçinmek ister.
Bazen köprülü kavşaklar yapmaya hevesli bir belediye başkanı çıkar, sonraki dönem gelen kent estetiği gibi romantik cümleler kurar.
Haliyle Türkiye gibi dinamik ülkelerde ulaşım ana planları kısa sürede anlamını yitirir.
ŞEHİR TRAFİĞİ YAŞAYAN BİR CANLI GİDİBİR
Bütün bunlar bir yana, şehir nefes alıp veren bir organizmaya benzer.
Sözün gelişi gün gelir, önemli bir futbol maçı olur, sonraki gün şehirde bir miting yapılır, başka gün başka bir yerde konser veya üniversite sınavı.
Bir bakmışsın bir şehit gelir ya da önemli birinin cenazesi olur, sonraki gün kar yağar veya sel olur.
Bayram arifesinde trafik coşar, bayram günü sinek avlarsınız. Ramazanda, hafta sonlarında, mesai günlerinde, okullar açılırken bambaşka trafik rejimleri ile karşılaşırsınız.
Her şey iyi derken ummadığınız bir anda büyük bir kaza meydana gelir.
Bunların hepsi trafik yoğunluğunu ve ihtiyaçlarını değiştirir.
Normal bir günde bile zirve saatlerde toplu taşıma araçları tıklım tıklımken, kavşaklar tıkanırken diğer saatlerde toplu taşıma araçları sinek avlamaya başlar, yollarda trafik kendiliğinden akar gider.
ULAŞIM MÜHENDİSLİĞİNİN TEMEL KURALLARI VAR
Uzun lafın kısası söz konusu ulaşım olunca siyasetçinin de ulaşım çalışanlarının da vatandaşı yüzde yüz mutlu etmesi mümkün değildir.
Ancak bu demek değil ki ulaşım ve trafik hizmetleri tamamen kuralsızdır.
Çok temel belli evrensel standartları vardır ve bunların bir kısmı ilk bakışta vatandaşın konforunu kaçırıyormuş gibi düşünülerek yadırganır. Oysa bu basit kurallara uyulur ve "rasyonel" davranılırsa ulaşım hem rahatlar hem de finansmanı kolaylaşır.
ULAŞIMDA HİZMET TEKRARI HATASI YAPILIYOR
Ülkemizin kentleri için önerilerimizi ve gözlemlerimizi sıralayacak olursak:
Bir sokakta üç dört tane market aynı verimlilikte işler mi?
Ulaşım Mühendisliğinde de aynı güzergâhta hem otobüs, hem raylı, hem minibüs olmaz. Bunlar vatandaşa farklı seçenekler sunuyormuş gibi görünse de gerçekte birbiriyle rekabet eder ve haliyle verimliliği düşürür.
Bizde bu hata çok yapılıyor.
UZUN GÜZERGÂHLAR VERİMİLİĞİ DÜŞÜRÜYOR
Vatandaşlar, evlerinin önünde toplu taşıma aracına binip ineceği yere de hiç yürümeden toplu taşıma aracıyla varmak ister. Bu, ulaşım sektörü için büyük bir yanılgıyı beraberinde getirir. Çok sayıda durak, çok uzun güzergâhlar ve doğal olarak çok uzun seyahat süreleri nedeniyle yolcuların birçoğu toplu taşımadan uzaklaşır.
Bunun çaresi yolcunun yüzde 60'ının talebini karşılayacak hızlı ve kısa hatlar kurmaktır. Kalan yüzde 40 için ise ekonomik aktarma olanakları ya da yürüme mesafesinde kalan durak yerleri koymak gerekir. Bu tercih, yolcu sayısını da verimliliği de arttıracaktır.
ÇORABI KAÇAN KADIN
Yine kent merkezini cazip hale getirecek biçimde yeni hastaneler, okullar, kamu kuruluşları, alışveriş merkezleri, otoparklar, etkinlik alanları yapılması ilk bakışta halkın hoşuna gitse de kent merkezine özel araçları davet eden tuzaklardır. Her özel araç, kent trafiğinin yükünü arttırırken toplu taşımanın verimliliğini azaltır.
Bunun yerine birkaç semtin işini görecek alt merkezler oluşturmak, gereksiz yolculukları azaltmak gerekir.
Kent meydanlarının yakın çevresindeki yükü dağıtmamız gerekiyor.
Sanayiden hastanelere, stadyumdan konser salonlarına, kamu kuruluşlarından AVM'lere ne varsa her şeyi kent içindeki Bulvarların artı eksi 250 metre içine sokmak, şehrimizi daha kolay yaşanır kılmıyor.
Çorabı kaçan kadın, fatura ödeyecek adam, bankada işi olan emekli, boya kalemi alacak öğrenci, kan tahlili yaptıracak hasta, düğün için bilezik alacak kayınvalide adayı aynı yerde toplanmamalı!
ULAŞIMDA İŞLETME KÜLTÜRÜ
Toplu taşımada konfor ve güvenlik önemlidir. Araçların klimaları, personelin giyimi, güler yüzlülüğü ve kurumsal davranışlar gibi küçük ayrıntılar yolcuyu çeker.
Kendi aracıyla yola çıktığında otopark sorunu yaşayacağını, zaman kaybedeceğini, trafik cezası riskiyle karşılaşacağını düşünen insanlar eğer iyi işletilen ve zamanında, güvenilir hizmet üreten toplu taşıma işletmelerine yönelir.
Bunu yapmanın yolu, hem ulaşım sektöründe çalışan personelin işini sevmesinden hem de müşterinin memnuniyetinden geçer.
LİYAKAT!
Görüş ayrılıkları, tekniğin önüne geçmemeli.
Toplu taşıma zamları bazen kaçınılmazdır. Bunun partiyle, belediye başkanının kim olduğu ile filan ilgisi yoktur.
Ancak toplu taşımada "rasyonel" yollar uygulanarak maliyetler azaltılabilir, gelirler arttırılabilir. Bunun da partiyle ve belediye başkanının kim olduğuyla filan ilgisi yoktur.