TÜRKİYE - MISIR İLİŞKİLERİNİN NORMALLEŞMESİ
Nevzat Kutlu iki ülke arasındaki gelişmeleri değerlendirdi.

Aralarında stratejik hiçbir çatışma alanı bulunmasa da Türkiye-Mısır ilişkileri, dünya dengelerindeki değişikliklere paralel olarak, inişli-çıkışlı bir seyir izlemiştir. 1922 yılında ülkeyi işgalden kurtaran, 1923 yılında Lozan Antlaşmasını imzalayan Türkiye, Mısır ile siyasi ve ticari ilişkilerini 1925 yılında başlatmıştır. Karşılıklı güven ve/veya güvensizliklerden etkilenen bu ilişki, zaman zaman tıkanma noktasına gelmiş, zaman zaman normal seyrinde devam etmiştir.

Yavuz Sultan Selim’in 1527 Ridaniye Savaşı ile Osmanlı Devletine kattığı Mısır, 1798-1801 yılları arasında Napolyon Bonapart liderliğindeki Fransa tarafından işgal edilmiş ancak Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın 1833 yılındaki isyanına kadar Osmanlı idaresinde kalmaya devam etmiştir. İsyan sonunda iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Osmanlı Devletine bağlı özerk bir yönetime kavuşan Mısır, bu dönemde İngiltere ve Fransa’dan yüksek miktarda borç alarak Süveyş kanalı, demiryolu ve kara yolu inşası gibi büyük yatırımlar yapmıştır. O kadar borç alınmıştır ki, zamanla borcun faizi bile ödenemez hale gelmiştir. İngiltere 1882 yılında alacaklarını tahsil etme bahanesi ile Mısır’ı işgal etmiş, bu işgal Birinci Dünya Savaşının başlaması ile resmileşmiştir. 1922 yılında Kral Fuad liderliğinde bağımsızlığını kazanan Mısır, İngiltere paralelinde siyaset yürütmeye başlamıştır.

1952 yılında General Cemal Abdülnasır bir darbe ile yönetime el koymuş, ülkeyi İngiliz etkisinden kurtararak Sovyet yanlısı bir politika izlemeye başlamıştır. Aynı yıl NATO’ya katılan Türkiye ise ABD ve Avrupa yanında yer almıştır. Ortadoğu’da liderlik amacı güden iki ülke arasındaki ilk siyasi gerginlik bu dönemde (Soğuk Savaş dönemi) görülmüştür.

Mısır, 1955 yılında Türkiye-İran-Irak-Pakistan ve İngiltere tarafından kurulan Bağdat Paktı’na şiddetle karşı çıkmıştır. Yaşanan gerginlik Türkiye-Mısır ilişkilerini olumsuz etkilemiş, büyükelçiler karşılıklı olarak geri çekilmiştir.

1956 yılında Cemal Abdülnasır’ın Süveyş Kanalını millileştirme kararı uluslararası bir kriz yaratmış, İngiltere ve Fransa Mısır hava alanlarını bombalamıştır. Ayrıca Port Sait’e asker çıkarmışlardır. Ancak ABD, Rusya ve Arap ülkelerinin yoğun tepkileri karşısında askerlerini geri çekmişlerdir. Türkiye bu krizde Mısır yanlısı bir tutum izlemiş, böylece ikili ilişkiler kısmen de olsa yumuşamıştır.

1967 yılındaki Arap-İsrail Savaşında yaşadığı hezimet, Mısır’ı bi süre içine kapatmış, Ortadoğu ve İslam Dünyasında liderlik iddiasını zayıflatmıştır. “Altı Gün Savaşı” olarak adlandırılan bu savaş sonrasında Türkiye-Mısır ilişkileri normal seyrine dönmüştür.

İsrail ve Filistin konusu da iki ülke arasındaki ilişkileri etkileyen önemli faktörlerden biridir. Filistin halkının bağımsızlık mücadelesi ile başlayan süreçte, iki ülke de Filistin halkına destek vermişlerdir. Bu destek, 1988 yılında Bağımsız Filistin Devleti kurulduktan sonra da devam etmiştir. Bu durum, Türkiye-Mısır ilişkilerine olumlu yansımıştır.

2010 yılında Tunus’ta başlayan, Libya, Cezayir, Irak ve Suriye gibi ülkelere yayılan Arap Baharı, 2011 yılında Mısır’ı da etkilemiştir. Tahrir Meydanında başlayan özgürlük yanlısı hareket, kısa sürede bütün ülkeye yayılmış, Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, polis ve askerleri sokaklarda konuşlandırmıştır. Ancak, Ordunun “halkın taleplerini meşru” bulduğunu beyan etmesinden sonra İHVAN (Müslüman Kardeşler Örgütü) liderliğindeki hareket hızla genişlemiş, önlenemez bir boyuta ulaşmıştır. 17 gün süren ve ülke ekonomisini kilitleyen olaylar sonunda Hüsnü Mübarek istifa etmiş, 2012 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini Muhammet Mursi kazanmıştır.

Cumhurbaşkanı Mursi’nin verdiği kararlar ve aldığı tedbirler halkın bir bölümünde ve Ordu içinde endişe yaratmış, tepkilere neden olmuştur. Ardından karşıt gösteriler başlamıştır. General Abdülfettah es-Sisi, 3 Temmuz 2013 tarihinde yaptığı darbe ile ülke yönetimine el koymuştur. Hemen ardından Mursi görevden alınmış, tutuklanmış, yargılanmış ve idama mahkûm edilmiştir.

Mısır’daki olaylar sırasında Türkiye, İHVAN yanlısı bir tutum izlemiş, darbeyi lanetlemiştir. Gerilen ilişkiler ve karşılıklı sert söylemler üzerine 2013 yılı Kasım ayında Mısır, Türkiye Büyükelçisini istenmeyen adam ilan etmiş, iki ülke arasındaki ilişkiler derin bir yara almıştır. Sonuçta Mısır ile olan ilişkiler maslahatgüzar seviyesine indirilmiştir.

İki ülke arasındaki ilişkiler, Libya’daki iç çatışmalar sırasında yeniden gerilmiştir. 2011 yılında Libya’ya da yayılan Arap Baharı, kırk yıllık Muammer Kaddafi Yönetiminin devrilmesi, Kaddafi ve oğullarının öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Bu sırada başlayan iç savaş, aralıklarla günümüze kadar devam etmiştir. Türkiye, 2021 yılında kurulan ve Birleşmiş Milletler tarafından ülkenin meşru hükümeti olarak tanınan Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklemiştir. Mısır ise ülkenin yarıdan fazlasını kontrol eden General Hafter’i desteklemektedir. Türkiye Ulusal Mutabakat Hükümetine silah, mühimmat, İHA, SİHA, askeri güç gönderirken, Mısır, Fransa, BAE, Suudi Arabistan ve Rusya da General Hafter’e destek sağlamışlardır. Mısır, gerekirse Türkiye ile savaşacağını ilan ederken, Türkiye kararlı tutumunu sürdürmüş, geri adım atmamıştır. Ayrıca, Ulusal Mutabakat Hükümeti ile 27 Kasım 2019 tarihinde Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşmasını imzalayarak Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizi korumaya çalışmıştır.

Mısır ile gerilen ilişkiler Türkiye tarafından 2020 yılına kadar hem dış politika, hem de iç politika malzemesi olarak kullanılmıştır. Mısırdaki darbe karşıtlarının simgesi olan Rabia işareti, Türkiye’de sıkça kullanılır olmuştur. Ayrıca Mısır’dan kaçan bazı İHVAN yöneticileri, kendileri için güvenli gördükleri Türkiye’ye yerleşmeyi tercih etmişlerdir. Bu durum zaten gergin olan ikili ilişkileri daha da gerginleştirmiştir. Bu dönemde Mısır, Yunanistan ile Askeri İşbirliği Anlaşması imzalamıştır. Ayrıca, Akdeniz’de yapılan bir tatbikatta, Girit Adası’na savaş uçaklarını konuşlandırarak, gerektiğinde Türkiye’ye karşı tavır alacağını açıkça ortaya koymuştur.

Zamanla Doğu Akdeniz’deki gerginliğin azalması, Suriye iç savaşının sona ermesi, Libya’da durumun dengelenmesi, Arap ülkeleri-İsrail ilişkilerin normalleşmesi, İran-Suudi Arabistan diplomatik temaslarının başlaması, Türkiye’yi komşu ülkelerle ilişkilerini gözden geçirmeye yöneltmiştir. Benzer şekilde çevre tehditlerin ve İHVAN tehlikesinin giderek azalması, Mısır Yöneticilerini de Türkiye ile görüşmeye yönlendirmiştir.

Ağustos 2020 de Mısır-Yunanistan arasında imzalanan Deniz Yetki Alanları anlaşmasında Mısır’ın, Türkiye-Libya anlaşmasındaki sınırlara saygı göstermesi, iki ülke arasında ılıman bir rüzgâr estirmiştir. Bu gelişmeden sonra iki ülke Dışişleri Bakanlıkları karşılıklı toplantılar düzenlemişler, Dışişleri Bakanları telefon görüşmeleri yapmışlar, sıcak mesajlar vermişlerdir. FİFA Dünya Kupası kapanış törenine katılan her iki ülkenin cumhurbaşkanları kameralar önünde el sıkışmışlardır.

Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü, 6 Şubat 2023 günü Kahramanmaraş, Hatay,  Malatya’da yaşanan ve on ilimizi etkileyen yıkıcı deprem sonrasında Türkiye’ye gelmiş, Mısır halkının yardımlarını ve iyi dileklerini getirmiştir. İki ülke arasındaki bu sıcak temasın ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 18 Mart 2023 tarihinde Kahire’yi ziyaret etmiş, görüşmeler yapmış, ilişkilerin en üst düzeye çıkarılacağına dair mesajlar vermiştir. Benzer şekilde Mısır Dışişleri Bakanı Şükrü de, 13 Nisan 2023 tarihinde üç günlük ziyaret için Türkiye’ye gelmiş, resmi temaslarda bulunmuş, ikili ilişkilerde kaybedilen zamanı telafi etmek istediklerini ifade etmiştir. Daha ileri tarihlerde her iki ülke Cumhurbaşkanlarının karşılıklı ziyaretleri konusunda mutabakat sağlandığı ifade edilmiştir.

Türkiye, Mısır ile bozulan ilişkilerini yeniden rayına oturtarak, Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimini Ege ve Akdenizle ilgili tezlerinde yalnız bırakmak istemektedir. Benzer şekilde, diğer komşuları, müttefikleri ve dostları ile de ilişkilerini geliştirip bölgesel yalnızlıktan kurtulmayı hedeflemektedir.

Türkiye ile Mısır arasında gerek coğrafi, gerekse siyasi her hangi bir sorun mevcut değildir. Yaşanan gerginlikler, Ortadoğu’da ve İslam coğrafyasında liderlik mücadelesinin bir yansımasıdır. Bu tür gerginlikler her zaman yaşanabilir. Önemli olan, muhtemel krizleri öngörebilmek, krizi yönetebilmek, sorunları görüşmeler yoluyla çözebilmektir. Bu anlayış ve yetenek, binlerce yıllık devlet geleneğine sahip her iki ülke yöneticilerinde de fazlası ile mevcuttur.

Sonuç olarak; Ortadoğu’da önemli bir aktör ve Kuzey Afrika’nın güçlü ülkesi Mısır ile siyasi ve ekonomik ilişkilerimizdeki normalleşme, Ege ve Akdeniz’deki hak ve menfaatlerimizin korunmasında elimizi güçlendirecektir. Ayrıca, İsrail’in bölgede daha dengeli hareket etmesini sağlayacak, Türkiye’nin Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik etkisini artıracaktır. Dahası, Afrika’ya açılım konusunda yoğun bir çaba sarf eden Türkiye’nin Afrika ülkeleri ile siyasi ve ticari ikişkilerinin geliştirilmesine de olumlu katkı sağlayacaktır. Bütün bu olumlu gelişmeler sinerji yaratarak, gelecek kuşaklara daha zengin, daha mürefffeh bir Türkiye için yeni ufuklar açacaktır.

Düşünenlerin Düşünceleri
Osmanlılar Balkanlar'da İslamlaşmayı Zorladı mı? İSKOÇYA’YA MÜSLÜMAN BAŞBAKAN: KÜRESELLEŞME BUNUN NERESİNDE? SURİYE İLE İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİ Rusya'da Kıpırdanma Henüz Birmiş Sayılmaz Çipras Kaybedince İstifa Etti, Peki Ya Bizdekiler? Rusya'da Wagner ile Suriye'de ÖSO Benzerliği RUSYA’DA NELER OLUYOR? Emin Erman: Osmanlı neden Balkanlara Anadolu’dan daha çok önem verdi? Seküler Milliyetçilik ve Türk İslam Sentezi İSVEÇ VE FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİĞİ Türk Cumhuriyetleri ve Demokrasi: Kırgızistan'daki Darbe Girişimi İddiaları Türkiye’nin Mülteci Sorunu ERDOĞAN’IN YENİ DÖNEMİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASI Osmanlı İmparatorluğu Neden Sanayileşemedi? KÜRTÇÜLÜK DÖNÜŞÜR MÜ, DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR Mİ? Ulaşım Zamları Ve "Rasyonel" Düşünmek Balkanlarda Türk Mirası 21 Mayıs seçimi ve Batı Trakya Türk Azınlığı Türkiye'nin Gizli Sorunu: Ekonomik İşgal DNA Sonuçlarımız ve Etnik Kimliğimiz? TÜRKİYE - MISIR İLİŞKİLERİNİN NORMALLEŞMESİ VİZESİZ AVRUPA VE 300 MİLYAR DOLAR VAATLERİ ÜZERİNE NATO’NUN GENİŞLEMESİ: FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİĞİ PROF. DR. YUSUF HALACOĞLU: TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ İÇİN BU TEDBİRLERİ ALMAK GEREKİYOR BULGARİSTAN SEÇİM SONUÇLARI: Yine, yeniden! Yine, sil baştan... Amerikan Devlet Biyografisi 14 Mayıs Seçimlerinde Küçük Partilerin Rolü Bulgaristan'da Arkası Gelmeyen Seçimlere Tamam mı Devam mı? Türkiye, Biden'ın 2. demokrasi zirvesine davetli listesinden neden çıkarıldı? Seçim Sonrası Dış Politika Türk Üniversitelerinde Afrikalı Öğrenci Sorunu AVRUPA’DA MİLLİYETÇİLİK HORTLUYOR MU? MİLLİYETÇİLER İKTİDAR OLAMAZ! AMEDSPOR ÇITAYI YÜKSELTTİ: ERSUN YANAL BAŞARILI OLABİLECEK Mİ? İLLÜZYON! Konu şiddet ama... Balkanlarda Osmanlı Mirası (2)- Geçici Evlilik İktidarın hataları Türkiye muhalefetine gelecek için umut veriyor WHATSAPP ÜZERİNDEN VATAN SAVUNMASI! RUSYA’DA TERÖR SALDIRISI MELEZLEŞEN SİYASET ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜ! Bektaş Yusuf UKRAYNA’DA MUHTEMEL BAHAR OPERASYONU- 2024 Ortaçağ Avrupa’sında din anlayışı, kilise-yönetim ilişkisi ve günümüz Türkiyesindeki durum TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİR TÜRK DEVLETİDİR!.. YENİ BELEDİYE BAŞKANLARININ STOPER SORUNU YEMEN, HUSİLER VE KIZILDENİZ GÜVENLİĞİ ERDOĞAN’IN YUNANİSTAN ZİYARETİ İsrail savaşı kazanacak ama Hamas'a karşı savaşı kaybedecek mi? Özgür Özel ya da İtiraz Kültürünün Geri Dönüşü İsrail Hamas Çatışması Amerika'da Nasıl Algılanıyor? İSRAİL HAMAS SAVAŞI 2023 Dağlık Karabağ'ın Sonu: Batının Eylemsizliği Azerbaycan ve Rusya'yı Nasıl Etkinleştirdi? Türkiye NATO ve Batı dışında kalmaya hazır mı? Osmanlı’da Gerileme Nasıl Başladı? RUSYA’DA NELER OLUYOR - II Kendi ellerimizle yaktık dünyayı! YENI BALKANLAR VE ESKI SORUNLAR... Yabancı gözü ile Türkiye Ekonomisi YEREL SEÇİMLER ÖNCESİNDE TÜRK MİLLETİNE UYARILAR!..