Emin Erman: Osmanlı neden Balkanlara Anadolu’dan daha çok önem verdi?
Bu sorunun sebeplerini araştırmadan önce Küçük Asya’nın (Anadolu) Osmanlı’dan önceki devirlerindeki demografik, coğrafi ve fetih yapısına bakmakta yarar var. Bazı tarihçilerin vurguladığı gibi Küçük Asya, düşünülen anlamda 7. ila 11’nci yüzyıları arasında Roma imparatorluğunun "en zengin" kısmı değildi. Roma zamanında Kent yaşamının "zenginliği", yani altın, güzel şeyler ve inceliği her zaman Yunanistan'ın, İtalya'nın kent merkezlerinde ve Ege kıyılarında (eski İyonya, modern İzmir) merkezlenmişti.

Küçük Asya, duvarlarla çevrili şehirlerin dışında fiilen Roma yönetimi altında kalan son büyük kırsal nüfus idi. Anadolu'nun küçük toprak sahiplerinden oluşan nüfusu ortaçağ Roma imparatorluğu için insan gücü üssüydü, istisnai askerler üretti. Bu kader degişmedi ve küçük Asya, Osmanlı dönemindede hâlâ bir insan gücü üssü olarak kalmaya devam etti.

Keza küçük Asya’nın yanında, 7’nci yüzyıl Slav göçlerinden önce, Batı Balkanlarda Arnavutluk’unda insan gücü üssü olduğunu belirtmekte fayda var. Osmanlılar toplu piyadeleri Romalılardan daha az kullanıyordu, bu yüzden bu üsler o kadar önemli değildi: Doğu Rumeli ve Anadolu'daki daha dar ağır süvari ve profesyonel piyade üsleri daha önemliydi.

Ve açık olmak gerekirse, Anadolu, yani Küçük Asya'nın batı kısmı, ege bölgesi, hali vakti yerinde bir vilayetti. Lakin Rumeli veya Mısır kadar zengin değildi. İnalcık İktisat Tarihinden alınan vergi bilgilerinde Rumeli en çok, 195 milyon ödedigi (gümüş akçe) halde, Mısır 135 ve Küçük Asya 80 milyon gümüş akçe vergi ödüyordu.

Osmanlı İmparatorluğu çeşitli nedenlerle Balkanlar'a Anadolu'dan daha fazla yatırım yaptı. Bunların en önemlilerinden birincisi, Balkanlar, Avrupa ve Asya'nın kavşağında yer aldığı için Osmanlı İmparatorluğu için stratejik olarak önemliydi. Bu onları ticaret ve askeri operasyonlar için değerli bir alan haline getirdi. İkinci olarak, Balkanlar, Osmanlı İmparatorluğu'na topraklarını genişletme ve çeşitli nüfuslar üzerinde kontrol elde etme fırsatı sunan birçok farklı etnik ve dini gruba ev sahipliği yapıyordu. İmparatorluk, bölgeyi kontrol ederek siyasi ve ekonomik güç elde etme potansiyelini gördü. Son olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nun ana düşmanları, bölgedeki topraklarını ve nüfuzunu genişleten Avrupalı güçlerdi. Osmanlı İmparatorluğu, Balkanları kendisini Avrupa'nın yayılmasından korumanın bir yolu olarak gördü.

Buna karşılık, Anadoluya önem veren Bizans İmparatorluğu'nun Osmanlı’dan farklı bir odak noktası vardı. Bizans İmparatorluğu öncelikle kendi toprakları üzerindeki kontrolü sağlamaya ve kendisini dış istilalardan korumaya odaklanmıştı. Bu odaklanma, Bizans İmparatorluğu'nun çekirdek bölgesi olarak kabul edilen Anadolu'ya daha fazla yatırım yapmasına neden oldu.

Balkanlar, imparatorluğun ekonomik, siyasi ve kültürel kalbiydi ve Anadolu bu sektörlerin hiçbirinde rekabet bile etmedi. İmparatorluğun önem açısından Rumeli (yani Avrupa Türkiyesi) yanında durabilecek diğer tek eyaleti, ekonomik (vergi) katkısı nedeniyle Misr (Mısır) olacaktı. Fakat Mısır imparatorluğun geri kalanıyla her zaman sallantılı - bir ilişki içindeydi (Mısır, kendi ayrı parlamentosuna sahip olan tek eyalet idi). Bu arada Rumeli, her iki imparatorluk başkentine - Edirne ve İstanbul – ev sahipligi yapıyordu. Gerçekten de Mısır'ın imparatorlukla kendi ekonomik bağları, Asya bölgelerine değil, Balkan ekonomisiyle olan bağlantısına bağlıydı.

Iktisadi olarak Balkanlar, başından sonuna kadar Osmanlı ekonomik faaliyetinin ve imalatının odak noktasıydı: Ekonomik gerileme dönemlerinde bile, Rumeli genel olarak makul ölçüde iyi performans göstereceğine güvenilen tek bölgeydi ve Rumeli valisine (beylerbeyi) protokol dahil her alanda diğer imparatorluk yetkilileri arasında benzersiz özel onur ve öncelik veriliyordu. Bu Genellikle padişahın en güvendiği adamlarına veya "tahtın arkasındaki güce" verilen bir şeref ve yetkiydi.

Buna karşın Osmanlı’nın Anadolu'nun egemen otoriteyle arası genellikle kötüydü. Osmanlılar bir Avrupa imparatorluğuydu ve bu, eyaletlerine gösterilen ilginin miktarına yansıyordu. Anadolu tipik olarak daha kötü durumdaydı ve tipik asi Türkmen, Alevi ve Kürt nüfusu, en iyi ihtimalle, sadece hazır insan gücü kaynağı olarak görülüyordu. En kötüsü ise, bunlar isyan cikartabilecek ve Osmanlı devletine karşı yabancı güçleri zımnen destekleyebilecek göçebe sorumluluklardı, asağıdada değinilecek, Timur’u desteklemeleri gibi. Anadolu'nun büyük bir kısmı isyanlarla bazen İmparatorluk kontrolünden çıkıp Türk beylik ailelerinin eline geçiyordu. Rumeli ise, özellikle Osmanlı devletinin çekirdek bölgesini oluşturan Selanik-Edirne-İstanbul ekseni içinde çok daha sıkı bir kontrol altındaydı.

Balkan vilayetlerinin siyasi, ekonomik ve askeri bir güç üssü olarak belirlenmesi, Sultan Bayazit'in Anadolu'da öfkeli Timurlu lideri Timurlenk'in (Ankara Muharebesi 1402) elinde aldığı feci yenilginin ardından Osmanlı devletinin hala ayakta kalmasından sonra olmuştur. Burada vurgulanması gerekirki, Osmanlı’nın yaşamsal kökleri eğer Anadolu olsa idi Beyazıt Timur’a yenildiğinde her şey bitmiş olurdu. Devlet Rumeli’de örgütlenip kurumlaştığı için ayakta kalabildi. Balkanlar olmasaydı Anadolu'da Osmanlı'yı 1400’lerde bitireceklerdi.

Devşirme sistemi bile padişahın sadık bir bürokratik elit yaratma girişimidir. Yeniçeriler, padişah ve ailesini asi Türk askerlerinden korumanın bir yolu gibidir. Ankara savaşında Anadolu'daki bütün Türk beyleri Timur'un yanında yer alınca Osmanlı hanedanı bazı şeylerden korkmaya başladı. Sebebler bariz idi, mesela Sultan II. Mehmet bile Çandarlı ailesinin etkisini 20 yılda zor kırabildi. Çandarlı ailesinin, Sultan II. Mehmet'e her şeye karışmamasını söyleyecek kadar cesareti vardı.

Bu küçük düşürücü Timur yenilgisinin hemen ardından Osmanlılar, güçlerini Avrupa eyaletlerinde daha fazla yoğunlaştırmak zorunda kaldılar.

Evet Osmanlı Balkanlara daha çok önem vermiştir, çünkü o zamana kadar Küçük Asya, Yunan ve Türk arasındaki 400 yıllık ileri geri savaşla harap olmuştu ve hali vakti yerinde Yunanlıların veya parası olanların çoğu Avrupa'ya kaçmıştı. Küçük Asya'da geride kalanlar, imparatorluğun görmezden geldiği zavallı köylü Türkler ve yarı Türklerdi.

Balkanlar ise daha yoğun nüfuslu ve zengindi, aynı zamanda Küçük Asya'dan çok daha hızlı savaşsız ele geçirildi (tek önemli savaşın 1389’da I Murat’ın Sırpları yendigi Kosova savaşı idi diyebiliriz), bu nedenle yaşamda ve altyapıda/servette daha az aksama yaşandı.

Sonuç olarak kısaca ve kabaca kıyaslayarak özetlersek, Osmanlı'nın Anadolu yerine Balkanlar'a yatırım yaptığı doğrudur, birincisi, Anadolu, Osmanlı Devleti için bir askeri depo olduğu ve güvenlik riski olmaması. Doğuda Safeviler ile Osmanlılar arasında savaşlar oluyordu ama doğal sınırlar haritasi değişmiyordu. İran'a ve Anadolu'ya uzun yıllar hükmeden tek bir imparatorluk yoktu. Mısır veya Suriye'den Anadolu'ya geçip hüküm süren imparatorluklar yoktu. Balkanlar ise, Osmanlı İmparatorluğu'nun yayılma alanıydı. Askeri güvenlik doktrini de Balkanlar'a dayanıyordu.

Osmanlılar, Memlükleri çok rahat bir savaşta mağlup ederek kısa sürede Mısır, Suriye, Hicaz yarımadası, Levant ve hatta Yemen'in tamamını kontrol etmeyi başardı. Bu kadar geniş bir alanda doğru dürüst isyanla karşılaşmadı bile. Balkanlar öyle değil. Orta Avrupa'ya açılan bir kapı, nüfusun çoğu burada yaşıyor. İstanbul ve eski başkent Edirne burada yer almaktadır. Selanik ve Belgrad gibi şehirler Osmanlı ticareti için çok önemliydi.

Balkanlar hem Karadeniz, hem Adriyatik hem de Akdeniz için önemliydi. Doğu'da Osmanlı'yı korkutan hiçbir güç yoktu. Safeviler hariç, sırtını çok güvende hissediyordu. Batı'da çok fazla güç potansiyeli vardı. Akdeniz'de bazı dönemlerde dünya ticaretinin %30'u gerçekleştirilmiştir. Osmanlılar Doğu ve Güney'de açık bir hakimiyete sahipti. Kuzey için Balkanlar önemliydi.

Coğrafi olarak Anadolu zor bir yer olmasına rağmen Osmanlı Anadolu'yada yatırım yapmıştır. Ama sadece Batı Anadolu. Özellikle Bursa - İzmir - Konya üçgeni. Bununda sebebi bu bölgenin tüm Osmanlı İmparatorluğu'nun, Bizans İmparatorluğu'nun ve eski Lidya'nın en zengin, en istikrarlı ve en verimli bölgesi olması idi diyebiliriz. Doğu ve iç Anadolu bölgelerine yatırım yapmadılar çünkü bu bölgeler aslında Osmanlı İmparatorluğu'nun sadece nominal kısımlarıydı. Yerel Kürt beyleri, engebeli ve bozkır arazi, sert kışlar, sermayeye uzaklık bu bölgeleri yatırım yapmaya değmez hale getirmişdi.

Balkanlar ise, Anadolu'dan çok daha düz bir bölgedir. Nehirler, ormanlar, denizler, tarım arazileri Anadolu'dan çok daha iyi durumdadır. Anadolu, kışları çok sert geçen ve suyu az olan bir bozkır yeridir. Bugün bile Anadolu'da yatırım yapmak zor. Balkanlar genellikle çok daha kolay idi.

Son olarak Balkanlar, İmparatorluğun Avrupa'ya açılan ana kapısıydı ve Osmanlıların (bilhassa Fatih’in rüyası) nihai hedefi Roma'yı almaktı, bu nedenle Balkanlar'a daha fazla yatırım yapmak mantıklı idi ve de öyle yapıldı.

 

Düşünenlerin Düşünceleri
Osmanlılar Balkanlar'da İslamlaşmayı Zorladı mı? İSKOÇYA’YA MÜSLÜMAN BAŞBAKAN: KÜRESELLEŞME BUNUN NERESİNDE? SURİYE İLE İLİŞKİLERİN NORMALLEŞMESİ Rusya'da Kıpırdanma Henüz Birmiş Sayılmaz Çipras Kaybedince İstifa Etti, Peki Ya Bizdekiler? Rusya'da Wagner ile Suriye'de ÖSO Benzerliği RUSYA’DA NELER OLUYOR? Emin Erman: Osmanlı neden Balkanlara Anadolu’dan daha çok önem verdi? Seküler Milliyetçilik ve Türk İslam Sentezi İSVEÇ VE FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİĞİ Türk Cumhuriyetleri ve Demokrasi: Kırgızistan'daki Darbe Girişimi İddiaları Türkiye’nin Mülteci Sorunu ERDOĞAN’IN YENİ DÖNEMİNDE TÜRK DIŞ POLİTİKASI Osmanlı İmparatorluğu Neden Sanayileşemedi? KÜRTÇÜLÜK DÖNÜŞÜR MÜ, DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR Mİ? Ulaşım Zamları Ve "Rasyonel" Düşünmek Balkanlarda Türk Mirası 21 Mayıs seçimi ve Batı Trakya Türk Azınlığı Türkiye'nin Gizli Sorunu: Ekonomik İşgal DNA Sonuçlarımız ve Etnik Kimliğimiz? TÜRKİYE - MISIR İLİŞKİLERİNİN NORMALLEŞMESİ VİZESİZ AVRUPA VE 300 MİLYAR DOLAR VAATLERİ ÜZERİNE NATO’NUN GENİŞLEMESİ: FİNLANDİYA’NIN NATO ÜYELİĞİ PROF. DR. YUSUF HALACOĞLU: TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ İÇİN BU TEDBİRLERİ ALMAK GEREKİYOR BULGARİSTAN SEÇİM SONUÇLARI: Yine, yeniden! Yine, sil baştan... Amerikan Devlet Biyografisi 14 Mayıs Seçimlerinde Küçük Partilerin Rolü Bulgaristan'da Arkası Gelmeyen Seçimlere Tamam mı Devam mı? Türkiye, Biden'ın 2. demokrasi zirvesine davetli listesinden neden çıkarıldı? Seçim Sonrası Dış Politika Türk Üniversitelerinde Afrikalı Öğrenci Sorunu AVRUPA’DA MİLLİYETÇİLİK HORTLUYOR MU? MİLLİYETÇİLER İKTİDAR OLAMAZ! AMEDSPOR ÇITAYI YÜKSELTTİ: ERSUN YANAL BAŞARILI OLABİLECEK Mİ? İLLÜZYON! Konu şiddet ama... Balkanlarda Osmanlı Mirası (2)- Geçici Evlilik İktidarın hataları Türkiye muhalefetine gelecek için umut veriyor WHATSAPP ÜZERİNDEN VATAN SAVUNMASI! RUSYA’DA TERÖR SALDIRISI MELEZLEŞEN SİYASET ÇOK DÜŞÜNDÜRÜCÜ! Bektaş Yusuf UKRAYNA’DA MUHTEMEL BAHAR OPERASYONU- 2024 Ortaçağ Avrupa’sında din anlayışı, kilise-yönetim ilişkisi ve günümüz Türkiyesindeki durum TÜRKİYE CUMHURİYETİ BİR TÜRK DEVLETİDİR!.. YENİ BELEDİYE BAŞKANLARININ STOPER SORUNU YEMEN, HUSİLER VE KIZILDENİZ GÜVENLİĞİ ERDOĞAN’IN YUNANİSTAN ZİYARETİ İsrail savaşı kazanacak ama Hamas'a karşı savaşı kaybedecek mi? Özgür Özel ya da İtiraz Kültürünün Geri Dönüşü İsrail Hamas Çatışması Amerika'da Nasıl Algılanıyor? İSRAİL HAMAS SAVAŞI 2023 Dağlık Karabağ'ın Sonu: Batının Eylemsizliği Azerbaycan ve Rusya'yı Nasıl Etkinleştirdi? Türkiye NATO ve Batı dışında kalmaya hazır mı? Osmanlı’da Gerileme Nasıl Başladı? RUSYA’DA NELER OLUYOR - II Kendi ellerimizle yaktık dünyayı! YENI BALKANLAR VE ESKI SORUNLAR... Yabancı gözü ile Türkiye Ekonomisi YEREL SEÇİMLER ÖNCESİNDE TÜRK MİLLETİNE UYARILAR!..