İttifak oyları sayesinde küçük partiler de önceden milletvekili çıkartamayacağı bir seçim bölgesinde sandalye elde etme imkanı elde etti.
Ayrıca, büyük partilerin artık oylarını tamamlayarak daha fazla milletvekili çıkarabilmeleri için küçük partilerin oylarına ihtiyaç duymaları ve iktidara gelmek için gereken % 50+1 engeli, büyük partiler için de küçük partilerin kıymetini arttırdı.
Aslında seçim kanununda yapılan değişiklik "ittifak oyu" kavramını ortadan kaldırdığı için küçük partilerin bazı avantajları ortadan kalktı.
Daha önce ittifakın toplam oyları %10'u geçtikten sonra bir seçim bölgesinde ittifakın aldığı tüm oylar tek bir havuzda toplanarak millet vekili dağılımında dikkate alınıyor; daha sonra ikinci aşamada ittifakın aldığı toplam vekil sayısı dahil olan partiler arasında oy oranları nispetinde dağıtılıyordu.
Bu sistemin bir sonucu olarak örneğin Adıyaman'da şöyle bir tablo oluşmuştu:
191 bin oy alan AKP 4 milletvekili, 41 bin oy alan CHP ise 1 milletvekili çıkarırken, 53 bin oy aldığı halde HDP milletvekili çıkaramamıştı. Çünkü CHP ile ittifak halinde olan İYİ Parti'nin aldığı oylarla birlikte toplamda 60 bin oya ulaşmış ve HDP'nin üstüne çıkmıştı. Millet İttifakı'nın oyu tek havuzda değerlendirildiğinden Millet İttifakının kazandığı 1 milletvekili, ittifak içerisindeki oy dağılımı kriteriyle CHP'ye milletvekili kazandırmıştı.
Aynı tablo 14 Mayısta tekrarlanırsa CHP yerine bu defa HDP milletvekili çıkartabilecek.
Bu değişiklik, milletvekili seçimlerinde milletvekili çıkartması mümkün olmayan küçük partilerin kendi logolarıyla seçime katılmalarını matematik olarak dezavantajlı hale getiriyor. Zira bu oylar, ittifakın bütünü açısından bakıldığında potansiyel olarak kazanılabilecek milletvekilinin kaybedilmesine ve karşı ittifaka mensup bir partiye geçmesine sebep olabiliyor.
Bir başka deyişle mümkün olduğu kadar ortak listelerle seçime giren ittifaklar avantajlı oluyor.
Tabii bunun için küçük partilerin seçmenlerinin kendi partilerinin logolarını görmediği zaman tercihlerini ittifak disiplini içinde kalacaklarını varsaymamız gerekiyor ki bu her zaman doğru olmayabilir.
Sözün gelişi muhafazakar bir küçük partinin seçmeni, sol partinin listesinden seçime girerse oyunu ittifak disiplini dışına çıkarak da verebilir.
Küçük partilerin kendi logolarıyla girmek istemeleri halinde en az 41 ilde liste çıkartmaları gerekiyor. Küçük partiler, yüzde 3'ün üzerinde oy almaları durumunda devlet yardımından da yararlanabiliyor.
Bütün bu değişkenler içinde seçim sonuçlarını herbir bölgede en doğruya yakın tahmin eden ve matematiğini buna göre oluşturan ittifak, küçük partilerden gelecek katkıyı kullanarak daha fazla milletvekili çıkartabilecek. Bu matematiği yanlış kurgulayan ittifaklar ise çok küçük oy farkları nedeniyle önemli sayıda sandalyeyi kaptırabilecek.
Akın Üner