Bu tezlerin birincisine göre Oğuzlar, Hunların bir koludur. Onsekizinci yüzyılda Fransız ve Alman doğu bilimciler tarafından ortaya atılan bu teze göre Çinlilerin Tü Kü adını verdikleri Hun boyları, Oğuzların atalarıydı.
Ancak bu tez, ondokuzuncu yüzyıl ve yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde yaşayan Danimarkalı ve Alman bazı Türkologlar tarafından şüpheli bulunmaya başlandı.
Yeni tarih tezi, Oğuzların Hunlardan farklı olarak Kıpçak kökenli bir halk olduğunu söylüyordu. Bu teze göre Oğuzlar ile Kumanlar yakın akrabaydı.
Ancak yirminci yüzyılın ilk yarısı içerinde Rus ve Ukraynalı Türkologların Oğuzların Kıpçak kökenli olduğunu söyleyen bu ikinci tarih tezini sert biçimde eleştirdiklerini görüyoruz.
Bu tezin tutarsızlıklar taşıdığını iddia eden bu Türkologlar, Uygurlar ile Oğuzların tamamen aynı topluluk olduğunu söylemiştir.
Bu üçüncü görüşe göre Oğuz kelimesi etnik, Uygur kelimesi ise siyasi bir terimdir. Uygur devletini kuranlar ise Oğuz kökenlidir.
Her ne kadar Uygur Türkçesi ile Oğuz Türkçesi arasında büyük benzerlik olsa da bu tarih tezini kabul etmeyen Türkologlar, Oğuzların Kuman ya da Uygurlardan farklı bir halk olduğu düşüncesindedir.
Rus Türkologlar arasında sonradan karşılık bulan dördüncü teze göre Oğuzların en eski ataları İskitlerin en büyük boyu olan Masagetlerdir. Bilindiği gibi İskit Kraliçesi Tomris de Masagetlerdendir.
Erken dönem kayıtlarda yer alan ve Masagetlerin soyundan geldiği kabul edilen Avgasilerin Oğuzların atası olduğu iddia ediliyor.
Bu teze göre Oğuzlar, bölgede yaşayan diğer komşu halklar ile kaynaşarak kendi kimliklerini oluşturmaya başladı.
Bu topluluklar, üçüncü ve dördüncü yüzyılda bölgeye gelen Akhunlar döneminde Türk kimliğini oluşturdular. Bu kimlik, Göktürk ve sonrasında Türkiş devletlerine etki yapacak bir üst kimlik haline geldi.
Bu görüşleri derleyip bilimsel olarak literatüre kazandıran Türkmen kökenli bilim adamı Agacanov’un siyasi görüş bakımından Marksist olduğu bilinmektedir.