LAİKLİK KAVRAMI ve DÜNYADAKİ GELİŞİMİ
Ethem Murat GÜL

‘‘Laik’’ sözcüğü dilimize Fransızca’dan geçmiş bulunmakla birlikte kökeni eski Yunancadır. ‘‘Laikos’’ ‘‘halka, kalabalığa ait’’ demektir. Sözcük Ortaçağ Avrupasında ‘‘din işleriyle ilgisi bulunmayanlar’’ yani rahiplerle ve onlara meslek açısından yakın olanlar dışında kalan anlamını kazandı. Böylece ‘‘Laik’’ ifadesi Din Hizmetlileri dışında kalanları ifade eden bir sözcük durumunu almıştır.[1]

 

Süreçte siyasallaşan bu kelime, devletin temelinin ve hukukunun dine dayandırılmaması manasını alır. Laikliğin Avrupa’daki gelişimi, temel anlamıyla kilisenin otoritesine ve siyasal etkinliğine ve gelişmeler karşısındaki tutumuna karşı yapıldığı belirtilebilir. Laiklik, Batıda tüccar ve sanayiciden oluşan kapitalist sınıfın, din adamlarıyla toprak ağalarının ittifakına karşı çıkmasıyla gelişmiştir. Siyasi gücü ele geçiren Burjuvazi, bunu din adamlarına karşı yaptığı için ister istemez ‘‘laik’’ olmuştur[2] ve en ciddi darbesini; insanlar arasındaki ‘eşitsizlik’ temeline dayanan Ortaçağın devlet felsefesine vurdu. Tanrısal bir ‘‘yöneten – yönetilen’’ ayrımını yadsıyarak ve insanlar arasındaki ‘eşitliği’ ön plana çıkartarak, ‘‘laikliği’’ yaşama geçirdi. Tanrı egemenliğine karşı halk egemenliği kavramını ileri sürerek bunun savaşımına girdi.[3] Dolayısıyla laiklik, halk egemenliğinin temel felsefesi olup, siyasal bir niteliği bulunmaktadır.

 

Laiklik, bir düşünce sisteminin temeli olduğundan 17.yy. sonundan beri bu konu bilimsel araştırmaların gündemine taşınmıştır. Bu süreç, eğitim ve araştırmayı zorunlu hale getirir. Bundan dolayı kilisenin koyduğu kalıplardan dışarı çıkmaya yönelme, eğitim ve öğretim alanında atılan adımlarla başlar. XI. yy.’da İtalya’da arkasından Fransa’da kurulan üniversiteler kilisenin dinsel eğitimi dışında ilk laik okullar olmuşlardı. Hümanizmle başlayan bu akım Rönesans döneminde bilimin ve sanatın dinsel çemberin dışına çıkmasını sağlamıştı. Reform ile de ‘‘vicdan özgürlüğü’’ kavramı önem kazanmıştı.[4]

 

Laiklik kavramının hukuki açıdan ilk şekli 1787 ABD Bağımsızlık bildirisidir. ‘‘Herkes dininin gereklerini vicdanının emrine göre yerine getirme hakkına sahiptir.’’Bu madde, laik yapıyı göstermektedir; fakat Laikliğin esas ses getirdiği olay Fransız İhtilali ve sonrasındaki Fransız Yurttaş ve İnsan Hakları Bildirisidir.(26 Ağustos 1789) Bu her iki bildirge yüce bir yaradandan söz eder. Ancak böylesi bir yaradandan söz edilmesine karşın her ikisi de  laikliğin doruğunu temsil ederler. Çünkü halk egemenliğini savunurlar ve bildirgenin ana noktalarından bir diğeri de din ve vicdan özgürlüğüdür. Bu ise düşünce özgürlüğü çerçevesinde yer alır.

 

Din ve vicdan özgürlüğü, hoşgörünün bir takım yaptırımlarla güvenceye alınmasıdır. Laik devletin yurttaşlarına karşı din ve vicdan özgürlüklerini koruma sorumluluğu vardır. Aynen diğer özgürlüklerini koruma sorumluluğu olduğu gibi. Yani laik devlet, hem devlet yönetimine müdahaleleri engelleyecek hem de yurttaşlarının kendi özgür iradeleriyle belirleyecekleri inançlarını ve özel yaşamlarını koruyacaktır.[5]

 

Din ve devlet arasına kesin bir çizgi çizilebilmesi için her şeyden önce tam bir vicdan özgürlüğüne gereksinim vardır; ama sadece gerçek demokrasilerde bu özgürlükten söz edilebilir. Bu hak bir toplumda yoksa veya sınırlıysa din ve devlet ayrılığı da söz konusu olamaz. Zira din özgürlüğünü vatandaşına tanımayan devlet, mutlaka belli bir dini diğerlerine göre daha fazla desteklemekte, ona dayanmaktadır.[6]

 

Aslında laikliğin aldığı nokta, aydınlanma felsefesidir. Aydınlanma, dogmaların yerine akıl ve bilimsel düşüncenin geçişini ifade eder. Hatta Kant, A. Comte, E. Durkheim, Karl Marks gibi düşünürlere göre laikliğin, ‘‘insan aklına ve insanlığın gelişimine iman etme dini’’ olarak görmektedirler. Aydınlanma süreci, Hümanizm ve Rönesansın bir uzantısı ve tamamlayıcısıdır. İnsancılık, akılcılık, düşünce özgürlüğü, üretim ve teknoloji insanları hızlı bir sekülerleşmeye doğru geliştirmiştir. Bu sürecin önemli bir nüvesi de laiklik olmuştur. Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması noktasında önemli bir noktayı gösterirken bu ayrım süreçte devletin üstünlüğü ile sonuçlanmıştır. Kilise’nin mallarına el konulması, din adamlarının devlet memuru haline getirilme çabası ve en sonunda Napeleon döneminde yapılan medeni yasa(Code Civil) ile hukuk alanında laik bir adım atılmış olacaktı.

 

Yalnız şu önemli nokta belirgin bir özellik taşır. Din ve devlet toplumlara göre farklılıklar arz ettiği için, belirgin ve net bir laiklik sistemi yoktur. O toplumun yapısına, ihtiyaçlarına, problemlerine göre şekil alabilir.  Laikliğin gerekli bir devlet temeli olup olmadığı noktası kayda değerdir. Din de kültür gibi bir üst yapı kurumudur ve her üst yapı kurumu gibi toplumu kendi anlayış ve çıkarı doğrultusunda etkileyecektir. Önemli nokta bir toplumda dinsel yoğunluk derecesini saptayan nedenlerin meydana çıkarılması konusudur.[7]8Bu konudaki çıkış noktası, toplumsal koşulların ve yaşam üzerine düşünülmesinin dini oluşturduğu noktasıdır.

İnsanın düşünmeye başlamasıyla yaşam ve ölüm ilişkisi ve akıbetindeki sır onda bir korku, endişe uyandırıyordu. Dinin oluşumundaki nokta da bu korkudur. İnsanoğlu bu süreci önce doğa güçlerine bağladı, giderek yaşama izin verdiği için o güce tapınma anlayışını geliştirerek, kurallar koydu ve süreci kurumsallaştırmaya başladı. Doğal olarak din olgusu vazgeçilmez bir gerçekliğe ulaştı ve en büyük temeli de inançtır. Amaca inançla ulaşılır, hiçbir şekilde yanlışlığı öne sürülemez. Bu, dinlere yöneltilen bir eleştiri noktasıdır.

 

Din, binlerce yıl devletlerin temeli olarak görüldü. Her devlet içinde yaşayanları o dinin kurallarına göre yönetti. Hükümdarlar da egemenliklerini dine dayandırdılar. Yönetimlerini de ona göre biçimlendirdiler. Din, zaman içinde toplumsal özelliğinin yanında siyasal özellik de taşıdı ve din adamları da katı kurallarla topluma biçim vermeye çalıştılar. Avrupa’da ruhban sınıfı bu işlevi yerine getirirken, akılcı din sayılabilecek olan Müslümanlıkta da bu işi ‘‘ulema’’ yaptı. Dolayısıyla toplumdaki gelişme süreçleri ağır bir gelişme gösterdi. Bu yönden devletin içinden dinin ayrılması hayırlı bir gelişme gösterdi.

 

Bu noktada laikliğin tutumuna bakmak önem arz eder. Laik devlet, seküler bir devlet yapısından farklıdır. Seküler devlet, kendini din kurallarının dışında sayan devlettir. Din konusunda mutlak tarafsızdır.[8] Seküler devletin bu tarafsızlığına karşın laik devlet din konusunda ilgisiz değildir ve laik düzenini koruyabilmek için dini sürekli denetlemek zorundadır. Kendi ‘‘meşruiyet kaynağını’’ , yani ‘‘halk egemenliğine dayanma özelliğini’’ korumak zorundadır.[9]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



[1] Ahmet Mumcu,Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi II , 6.b, A.Ü. Matbaası,Eskişehir:1998 ,s.523

[2] Emre Kongar, Devrim Tarihi ve Toplumbilim Açısından Atatürk, 11.b, Remzi Kitabevi, İstanbul:2008 s.306

[3] Toktamış Ateş, Dünyada ve Türkiye’de Laiklik,1.b, NESA Yay. İstanbul: 2007 s.50

[4] Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi (Yeni Türkiye’nin Oluşumu 1923-1938), 3.C, 2.bl., Bilgi      Yayınevi  İstanbul:1996,s.41

[5] Ateş, a.g.e, s.27

[6] Mumcu, Atatürk İlkeleri İnkılap Tarihi II, s.523

[7] Ahmet Yücekök, 100 Soruda Türkiye’de Din ve Siyaset, Gerçek Yayınevi, İstanbul:1971,s.5

[8] Ateş, a.g.e, s. 25

[9] Ateş, a.g.e, s. 26

 

Zaman Mekan Makinesi
Zeki Müren Yaşasaydı ve Selanik Türküsü'nü Okusaydı Sürmeli Kadın'dan Zeus Baharı Uyarısı DÜNYA HALKLARI, 3. BÖLÜM: LAZLAR DÜNYA HALKLARI 4. BÖLÜM: ÇİNGENELER (ROMANLAR) TARİHİ VE KÜLTÜRÜYLE ÇERKESLER, DÜNYA HALKLARI 5. BÖLÜM TÜRKLERİN KUZENLERİ: MACARLAR, FİNLANDİYALILAR, ALMANLAR VE KELTLER Şiir Gibi Şehir: Varna ÇERKES MİTOLOJİSİ, ESKİ ÇERKES DİNİ VE NARTLAR DÜNYA HALKLARI, 1. BÖLÜM: TÜRKLER Hadise, Çarşamba'yı Sel Aldı Türküsü'nü söylerse! Kudüs: Mitolojilerin Savaştığı Şehir ŞAMAN SELENGE: TÜRK MİTOLOJİSİNDE TENGRİ VE YARADILIŞ KIZIL DELİ KAHİN'İN ERZİNCAN ALTIN MADENİ KEHANETİ GERÇEKLEŞTİ, PEKİ KİM BU X KAHİNİ? BURSA DEPREMİ, BİZANS DÖNEMİNDEN GÜNÜMÜZE BURSA'NIN FAY HATLARI İLE SINAVI, 1855 VE YENİ KEŞİF Oğuzların Kökenlerine Dair 4 Farklı Tarih Tezi 2026'DA HİDROJEN BOMBASI ATACAKLAR, AZERBAYCANLI KAHİN NADİM ALIXANOV'UN 3. DÜNYA SAVAŞI KEHANETİ GÜZEL ASTROLOG MICHAELA ASTRO'NUN YEREL SEÇİM KEHANETLERİ: İSTANBUL, ANKARA, İZMİR, BURSA VE ANTALYA ŞEHİR GEÇİŞİ HİZMET SINIFINDAKİ YOLLARDA YAN YOL KATILIMLARINDAN KAYNAKLANAN SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE BİR ÖNERİ ASTROLOJİ BİLİM DALI MI? ASTROLOG MICHAELA ASTRO İZMİR VE MALATYA DEPREMLERİNİ TARİHİYLE NASIL BİLDİ RUS İSTİHBARAT BELGELERİNE GÖRE BALKAN TÜRKLERİ'NİN KÖKENLERİ İlk Yunan Parlementosu: Anabolu (Nafplion) Ağa (Vouleftikon) Camii Nedenleri Sonuçları ve Çözüm Önerileri Bağlamında Akran Zorbalığı: Bir Olgubilim Çalışması Ortaokul Öğrencilerinde Problemli İnternet Kullanımı İle Öz-yeterlik Arasındaki İlişkide Yaşam Doyumunun Aracı Rolünün İncelenmesi Arnavut Halk Destanı ve Türkülerinde İstanbul BELEDİYE KAVRAMI VE BELEDİYECİLİK ANLAYIŞININ GELİŞİMİ VE CUMHURİYET ÖNCESİ TÜRKİYE’SİNDE TAŞIDIĞI ANLAM Proto Çerkeslerin, Proto Gürcülerin, Proto Lazların, Proto Türklerin, Proto Keltlerin ve Trakların Genetik Akrabaları olarak İSKİTLER, KİMMERLER ve SARMATLAR LAİKLİK KAVRAMI ve DÜNYADAKİ GELİŞİMİ DÜNYA HALKLARI, 2. BÖLÜM: GÜRCÜLER SAKALARIN VE İSKİTLERİN GİZEMLİ TARİHİ Yapay Zeka ile Tarkan'a Selanik Türküsü Söylettiler! HIUNG-NU VEYA ASYA HUNLARI'NA DAİR Anadolu'nun Unutulmuş En Eski Üç Uygarlığı: Hattiler, Hurriler ve Luviler AŞİNALAR'IN GERÇEK TARİHİ URARTULAR, HURRİLER ve METANNİLER KÜRTLERİN GENETİK ATALARI MI? BİLİNEN İLK TÜRK MİLLİYETÇİSİ HÜKÜMDAR: HUN KAĞANI Çİ Çİ HUN KAĞANLARININ ÇİNLİ HATUNLARI TÜRKLERİN KAYIP 500 YILI (MS 48, MS 552) Arap kökenli göçmen Akadlar, Sümer Uygarlığını nasıl ele geçirdi? KARAMANOĞLU MEHMET BEY'İ KİM ÖLDÜRDÜ? 1277 KARAMANOĞULLARI, MOĞOLLAR VE ZAMAN YOLCUSU ZAMİRA Karamanoğulları Beyliği ve Hanedan Ailesinin Kökenleri KİM BU KARAMANOĞULLARI? KONYA 1261, ANADOLU SELÇUKLULARI BEYLİĞİ NEDEN TANIDI? ZAMAN YOLCUSU ZAMİRA MICHAELA ASTRO: 2025 HERHANGİ BİR YIL DEĞİL, MÜTHİŞ KEHANETLER, HERŞEY KOÇ DOLUNAYI İLE BAŞLAYACAK KÜLTİGİN'İN YUĞ TÖRENİ YOUTUBE'DA! Şaman Selenge 2025 Kehanetlerini Zaman Mekan Makinesi'nde Açıklıyor TRUMP AİLESİNİN ÖZEL ASTROLOGU MICHAELA ASTRO AMERİKA'DAKİ SEÇİM SONUÇLARINI AYLAR ÖNCE BİLDİ YOUTUBE DİZİLERİ KUŞAĞI ZAMAN MEKAN MAKİNESİ KANALINDA ÇOK YAKINDA BAŞLIYOR TÜRK İNANIŞLARINDA TENGRİ VE ZAMAN KAVRAMI KİM BU İSKİTLER? KİMMER ÜLKESİ NASIL BİRKAÇ HAFTADA İSKİT İŞGALİNE UĞRADI? MICHAELA ASTRO İLE DİŞİL ENERJİ SEANSI Astro'dan 2025 Burç Yorumları ŞAMAN SELENGE AZERBAYCAN UÇAĞININ DÜŞMESİNİ ÖN GÖRMÜŞTÜ Selanik Masalı'nın İkinci Bölümü Yayınlandı SELANİK MASALI DİZİSİNİN BABACAN ESNAFI KASIM EFENDİ Şaman Selenge ve Gazze'de Ateşkes ALPER TUNGA'YI KİM ÖLDÜRDÜ? TARİHİN HANGİ DÖNEMİNDE NERDE YAŞADI? ISSIZ ACUN KALDI MI? Şaman Selenge'nin Kehaneti Bolu Kartalkaya'da Gerçekleşti Selanik Masalı Çok Yakında Başlıyor EMEKLİLER! Elazığ'da Cin Çarpması İddiası KOSOVA SAVAŞI'NI BAŞLATAN AŞK EYÜPSULTAN VE SAMSUN'DAKİ ÖĞRETMEN CİNAYETLERİNİN BİLİNMEYEN YÖNLERİ MÜTHİŞ MANSUR YAVAŞ VE YUSUF HALAÇOĞLU KEHANETİ GÜZEL ASTROLOG MICHEALA ASTRO: AZRA, SERTAP ERENER VE GEZERAVCI! Mevlana ve Yasak Aşk FATİH SULTAN MEHMET'İN HAREMİNDEKİ PONTUS PRENSESLERİ ÜSKÜDAR KAHİNİ ÖZGÜR ÖZEL, ANKARA VE ANAYASA ANAHTAR KELİMELERİYLE İSTİHAREYE YATTI İslam Öncesi Dönemde Kurban MICHAELA ASTRO: TRUMP ÜLKE SINIRLARINI BÖYLE DEĞİŞTİRECEK! ULTRA ZENGİNLER YEMİN MERASİMİNDE KARADENİZİN EN GÜÇLÜ 5 AİLESİ İNGİLİZ METAFİZİK İSTİHBARAT TEŞKİLATI MI-X TÜRKİYE KUZEY LÜBNAN'A GİRECEK! Hun Türklerinde Ölüm Maskeleri Almanlar'ın 2700 Yıllık Tarihleri İTTİHATÇILAR MASON MUYDU? Ukraynalı Astrolog Çiftten Rusya Dağılacak Kehaneti Şaman Selenge Ne Dediyse O! Avrupa Parlamentosu Seçimlerini Bildi