Bazı tarihçilere göre Aşinaların aslında Hun İmparatorluğunu kuran ve yıkılışına kadar yöneten ve Çinlilerin Luanti adını verdikleri Hanedan ailesinin soyundan gelmektedir.
Bu bilgi doğru kabul edilirse, Hun imparatorluğunun ilk kağanı olan Teoman ve efsaneye göre Türk Mitolojisindeki Oğuz Kağan ile aynı kişi olan ikinci Hun İmparatoru Mete Han da Aşinalardan gelmektedir.
Eğer Oğuz Kağan destanıyla Mete Han arasında gerçekten böyle bir ilişki varsa, efsanede Oğuz Kağan’ın babası olarak geçen Kara Han da Hun İmparatorluğunun kurucusu Teoman’dan başkası değildir.
Tarihi kayıtlarda Mete Han ile babası Teoman arasındaki iktidar kavgası açıkça yer almaktadır.
Kara kelimesinin Türk etimolojisinde olumsuz bir çağrışım yapması, Oğuz Kağan’ın babasıyla ilgili çok da olumlu olmayan bir işaret olarak görülebilir.
Bunu da iktidar kavgasının esfsaneler yansıması diye okumak lazım.
Altay mitolojisinde Kara Han, soylu olmayan ulusları temsil eder ve haksız iktidar elde eden bir kimse olarak tanıtılır.
Dolayısıyla Oğuz Kağan Destanının kahramanı ile Mete Han’ı ilişkilendirmek çok da yanlış olmasa gerek.
Öte yandan Çin kayıtlarında Luanti olarak geçen Hun Hanedan ailesinin kökenlerine dair yarı söylenceye dayanan bilgi kırıntıları da mevcuttur.
Buna göre İmparatorluğun kurucusu Teoman’ın babası, Tuvu Tangu veya günümüzdeki söylenişi ile Tuvu Bey, MÖ 300 ile 400 arasındaki yıllarda, günümüzde Rusya’da kalan Tiva topraklarından Çin sınırlarında kalan İç Moğolistandaki Ordos civarına göç etmiş bir boyun lideridir.
Çin kayıtlarında ve efsanelerinde Tuvu Tangu için Hunların en kalabalık boylarından birisi olan Huyenlerin lideri denilmektedir.
Huyenlerin başındaki ailenin adı da efsanelerde Haşıa olarak geçmektedir. Etimolojik olarak Haşia sözcüğü ile aşina sözcüğünün benzeştiği de açıktır.
Öte yandan Teoman’ın dedesi hakkında da bazı ağıtlarda ve efsanevi öykülerde Ahie ismi zikredilmekte, onun da babasının Nathalu adında birisi olduğu aynı kaynaklarda geçmektedir.
Çin kaynakları, Aşinaların bayraklarındaki kurt figürüne dayanarak bu kelimenin anlamını kurt olarak verir.
Buna göre Moğolca kurt anlamına gelen Şono sözcüğü ile Çince saygı ifade eden bir ön ek olan A sesinin birleşmesiyle Aşono kelimesinin türediğini var sayılır.
Ancak bazı kaynaklar, bu kelimenin Saka dillerinden geçtiğini ve karanlık mavi anlamına geldiğini söyler.
Buna göre eski Farsça mavi anlamına gelen ve pek çok eski Asya dillerine de geçen mavi anlamındaki ahşeyna kelimesi, Sakalar üzerinden Altaylara taşınmıştır. Bu sözcük, Altay Türkçesinde ve Soğdça koyu mavi ya da karanlık mavi gibi bir anlama dönüşmüştür.
Bunun da güneşin doğmasına yakın zamandaki gökyüzü rengi olarak tarif edildiği değerlendirilmektedir.
Göktürk isminin başındaki gök ya da kök sözcüğünün de buna atıf yaptığını söyleyen bu görüşe göre güneşin doğuşunu ve yön olarak da doğuyu kutsadığı değerlendirmeleri yapılmaktadır.
Akın Üner