Şimdi AP ve seçim sonuçlarına kısaca göz atalım.
720 sandalyeli AP, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu ve AB Konseyi ile birlikte AB nin temel kurumlarından biridir. Yasama yetkisi son derece sınırlıdır. Kararları, bütçenin onaylanması hariç bağlayıcı değildir ve daha çok sivil toplum kuruluşlarını ilgilendirir. AB vatandaşları bu seçimi kendi ulusal parlamento seçimleri ile aynı değerde görmezler ve seçime katılım genellikle düşük olur. Bu yıl da katılım %51 olmuştur. Bu oran, 2019 yılı seçimlerinden yarım puan daha yüksektir.
Seçim sonuçlarına göre, merkez-sağdaki Avrupa Halk Partisi (EPP) en büyük grup olarak kalırken, Merkez-soldaki Sosyalistler ve Demokratların “İlerici İttifakı” (S&D) ikinciliği muhafaza etmiştir. Ancak aşırı sağdaki Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformistler (ECR) ile Kimlik ve Demokrasi (ID) grubu güç kazanmış, ayrıca Almanya, Fransa ve İtalya gibi birliğin en büyük ülkelerinde aşırı sağın gücünü artırdığı görülmüştür.
Bu sonuçlara göre, AP da merkez sağ partilerin toplandığı “Avrupa Halk Partisi” grubu sayısal gücünü bir miktar artırmıştır. Yeşiller, Sosyalistler ve Demokratlardan oluşan liberal “Yenilenme” grubu ise güç kaybetmiştir. Buna karşılık, popülist sağ çizgideki İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin “Kardeşler Partisinin” üye olduğu “Muhafazakârlar /Reformistler” grubu ile Fransa’da aşırı sağın temsilcisi Marine Le Pen’in “Ulusal Birlik Partisi”nin yer aldığı “Kimlik ve Demokrasi” grupları sandalye sayılarını artırmıştır.
AP seçimlerinde aşırı sağ partilerin oylarını artırmasının ana nedeni, yükselen milliyetçilik ve yabancı düşmanlığıdır. Son yıllarda yaşanan yoğun göç nedeniyle yabancılar, her ülke için sorun olmaya devam etmektedir. Ancak Milliyetçiliğin yükselmesinin Avrupa’da nelere sebep olduğu Hitler ve Mussolini örneklerinden hatırlanmaktadır.
Bu durumun, AP nun seçeceği ve AB aday ülkelerin geleceğini yakından ilgilendiren Avrupa Komisyonu (AK), bu Komisyonun Genişlemeden sorumlu Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi, Genişlemeden sorumlu AK Komiseri ve diğer üyelerinin seçimine nasıl yansıyacağı, önümüzdeki günlerde belli olacaktır.
AP seçimleri AB ülkelerindeki hükümetler açısından bir referandum gibi algılanmıştır. Bu yönüyle özellikle Almanya, Fransa ve Belçika hükümetleri sarsıntı geçirmişlerdir. Genel seçimlerin yenilenmesine karar veren Fransa’da aşırı sağ yükselişini sürdürürse ve benzer durum 2025 yılı Ekim ayında genel seçimlerin yapılacağı Almanya’da da görülürse, Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi halinde Avrupa’nın tamamı için (Siyasi, askeri, toplumsal ve finansal açıdan) sıkıntılı bir dönem yaşanacak demektir.
Böyle bir gelişme, AB’nin büyük mali kaynak ayırdığı çevre konularını gözden geçirmesine ve göçmenlere karşı daha sert önlemler almasına neden olabilecektir. Zaten mevcut olan yabancı düşmanlığının daha da yükselmesi, bir dizi istenmeyen olayların yaşanmasına ve birçok AB ülkesinin karışmasına, dahası AB çapında toplumsal barışın zedelenmesine neden olabilecektir.
Demokrasi, insan hakları, Kıbrıs ve daha pek çok konuyu bahane ederek Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini fiilen dondurmuş olan AB’nin, AP nun yeni yapısı dikkate alındığında, Balkanlar’da genişleme faaliyetlerini yavaşlatabileceği ve hatta durdurabileceği değerlendirilmektedir. Benzer şekilde halen Rusya ile savaşan Ukrayna’yı aday ülke ilan etmiş olan AB nin, bu ülke ile müzakereleri başlatması da ileri bir tarihe ertelenebilecektir.
1999 yılında Türkiye’yi aday ülke olarak kabul eden AB nin ve dolaysıyla Avrupa’nın geleceği, Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir. Türkiye, AP raporlarında da yer alan, üst düzey siyasi diyaloğun yeniden başlatılması, gümrük birliğinin güncellenmesi, vize kolaylığının sağlanması ve Avrupa Yatırım Bankası’nın (AYB) Türkiye’de faaliyetlerine yeniden başlaması gibi hususlara büyük önem vermektedir. Türkiye AB ve Avrupa Komisyonu’ndan bu hususları bir an önce yaşama geçirilmesini talep etmektedir.
AP, yeni yapısı ile Türkiye konusunda ne kadar esnek ve olumlu davranabilecektir? Türkiye’nin tam üyeliği konusunda destek veren bazı grupların 09 Haziran 2024 seçimleri sonrası aynı pozisyonlarını muhafaza edip etmeyecekleri de şimdilik bir soru işaretidir.
AP nun yeni yapısı, gelecek beş yıl süresince Türkiye hakkındaki raporların daha sert ve taraflı yazılmasına, Türkiye-AB ilişkilerinde daha gergin bir dönemin yaşanmasına bir anlamda Türkiye’nin AB den kopmasına neden olabilecektir.
Nevzat Kutlu