Suriye Devleti 1920 de kurulduğu, 1945 de Fransızlar ülkeyi terk ettiği günden beri ikili ilişkilerimiz hep inişli, çıkışlı olmuştur. Suriye liderlerinin ve özellikle Hafız Esat’ın Hatay takıntısı, ilişkileri her zaman etkilemiştir. Hele Suriye’nin PKK Terör Örgütü Lideri Abdullah Öcalan’a ev sahipliği yapması, 1998 yılında Türkiye’nin savaşı göze almasına bile neden olmuştur. Yaşanan gerginlik sonunda Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek arabuluculuk etmiş, Terör Örgütü Lideri Suriye’den çıkarılmıştır. Birkaç ülke gezen ve Türkiye’nin takibinden kurtulamayan Öcalan, Somali’de yakalanmış, yurda getirilerek yargılanmış, ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir.
Hafız Esat’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Beşar Esat, ılımlı bir politika izlemiş, karşılıklı ziyaretler yapılmıştır. İki liderin (Esat ve Erdoğan) sıcak mesajlar verdiği bu dönemde, 2004 yılında Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmış, 2009 yılında vizeler karşılıklı olarak kaldırılmıştır.
2011 yılında Suriye iç savaşı başlayınca Türkiye, ABD paralelinde tutum izlemiş, Suriye’deki ayrılıkçı güçleri desteklemiştir. Hatta Suriye’de savaşan bazı ayrılıkçı güçleri organize ederek Özgür Suriye Ordusu adını vermiştir. Bütün bu faaliyetler, Suriye ile olan ilişkilerin kopmasına neden olmuştur. Türkiye 2015 yılında vize serbestisini tek taraflı olarak kaldırmıştır.
Savaştan kaçan milyonlarca insan, kendilerini komşu ülke topraklarına atmışlardır. Türkiye de bu kontrolsüz göçten nasibini almış, resmi olmayan rakamlara göre yaklaşık beş milyon Suriyeli ülkemize sığınmıştır. Sığınmacılar konusu o günden bu yana Türkiye’nin başlıca sorunlarından biri haline gelmiştir.
İç savaş sürerken, ABD, Suriye’nin kuzeyinde IŞİD militanlarından temizlenen şehir ve kasabalara PKK nın Suriye uzantısı YPG militanlarını yerleştirmeye, bölgede bir Terör Koridoru oluşturmaya başlamıştır. Türkiye, sınırımıza yakın bölgelere yerleşen PKK/YPG ve IŞİD militanlarını yok etmek, hudut güvenliğimizi sağlamak üzere Ağustos 2016 ayında Carablus bölgesinde Fırat Kalkanı Harekâtını icra etmiştir. Benzer şekilde Ocak 2018 ayında Afrin Bölgesinde Zeytin Dalı ve Ekim 2019 ayı içinde Fırat Nehri doğusunda Barış Pınarı Harekâtını icra etmiştir. Böylece oluşturulmak istenen terör koridoru üç yerden parçalanmış, koridorun Akdeniz’e ulaşması önlenmiştir.
Türkiye bir yandan güney sınırlarının güvenliğini sağlarken, bir yandan da Suriye sorununa kalıcı çözüm bulmaya çalışmaktadır. Bu maksatla Türkiye-İran-Rusya arasında Astana süreci başlatılmış, konu bütün yönleri ile ele alınmıştır. Yirminci toplantısı Nisan 2023 ayında yapılan Astana Sürecinde sonuca ulaşmanın şimdilik uzak bir ihtimaldir. Ancak toplantıya Suriye yetkililerinin de katılmış olması, en azından çözüme yönelik bir yol haritası oluşturulmasını kolaylaştıracaktır. Bu cümleden olarak Mayıs 2023 ayında Moskova’da yapılan ve Dışişleri Bakan Yardımcılarının katıldığı üçlü toplantı da çözüme yönelik umut verici bir gelişmedir.
Suriye ile aramızda çözümü kolay olmayan önemli sorunlar bulunmaktadır. Bunlar özetle güney sınırımıza yakın konuşlandırılan PKK/YPG mensuplarının varlığı, Suriye topraklarındaki askeri varlığımız, İdlib şehrinin durumu ve Suriyeli sığınmacılardır.
ABD nin hesapsızca desteklediği, silahlandırdığı, önemli bir askeri güç haline getirerek “Suriye Demokratik Güçleri” adını verdiği PKK/YPG, Türkiye’nin güneyinde her an patlamaya hazır bir bomba gibidir. Türkiye, o gücün tasfiye edilmesini ya da Merkezi Hükümete bağlanıp Suriye Ordusunun bir parçası haline getirilmesini talep etmektedir. O güç tasfiye edilmeden Suriye topraklarında bulunan ve mevcudu otuz bine yaklaşan Türk askerlerinin geri çekilmesi söz konusu değildir.
İdlip, Hatay’a komşu bir Suriye ilidir. Astana Sürecinde, bu şehrin kontrolü Türkiye’ye bırakılmıştır. Savaşın son döneminde, Suriye Ordusu Halep’e saldırırken, burada sıkışan yirmi binden fazla eski savaşçı ve aileleri, Türkiye’nin gayretleri ile İdlib’e taşınmıştır. Halen o bölgede, Türkiye’nin kontrolünde bulunmaktadır.
Suriye ile görüşmeler önce istihbarat kurumları arasında başlamış, görüşmeye Savunma Bakanlığı mensupları da dâhil olmuştur. En son Dışişleri Bakan Yardımcıları bir araya gelmiştir. Bundan sonra Dışişleri Bakanlarının bir araya gelmesi, daha sonra Cumhurbaşkanları düzeyinde görüşme yapılması beklenmektedir. Ancak sorunların karmaşıklığı nedeniyle böyle bir görüşme, yakın zamanda ve kolay olmayacaktır.
Görüşmelerde, her iki taraf da çözümü zor konuları ön şart olarak ileri sürmektedir. Suriye, Türk askerlerinin Suriye topraklarını boşaltmasını, ÖSO’ya sağlanan desteğin kesilmesini, İdlib’deki eski savaşçıların dağıtılmasını isterken, Türkiye, ABD destekli PKK/PYD’nin tasfiyesini veya Merkezi hükümetin kontrolü altına alınasını, sığınmacıların geri dönüşü için uygun şartların yaratılmasını talep etmektedir.
Suriye Hükümeti de ABD destekli PKK/PYD’yi kendisi için tehdit olarak görmektedir. Ancak bu güç ile başlatılacak bir mücadelenin, yeni bir iç savaşa neden olabileceğini ileri sürmektedir.
Her iki taraf da konuya çözüm odaklı bakmakta ancak yeterince karmaşık olan sorunların çözümünün kolay olmayacağını bilmektedir. Zaman içinde, Suriye’nin PKK/PYD ile ilgili atacağı bazı adımlar ve sığınmacıların geri dönüşü için alacağı bazı ilave tedbirler Türkiye’den de karşılık bulur. Türkiye, Suriye’deki bazı birliklerin asker sayısını azaltma, İdlib’deki eski savaşçıları başka yerlere (Libya vb) taşıma gibi tedbirler alabilir. Bu tür gayretler karşılıklı güveni artırırken çözümü kolaylaştırabilir, ilişkileri normal seyrine döndürebilir.
Nevzat KUTLU