Zaman Mekan Televizyonunun İstanbul stüdyolarından bizi izleyen herkesi selamlıyorum. Asya Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi uzmanlarının katkılarıyla senaryosu hazırlanan fantastik tarih programımız, Zaman Yolcusu Zamira’ya hoşgeldiniz.
İzlemekte olduğunuz içerikte, sizi bir kez daha tarihin az bilinen bir başka dönemecine götüreceğiz.
Ortaçağ muhabirlerimizden Melike Meryem 1262 yılı mayıs ayında Bizans İmparatorluğunun başkenti İstanbul’da, o günkü adıyla Konstantinopolis’te bekliyor.
Sevgili Melike, Selçuklu topraklarından gelen Türklerin Bizans kalyonlarıyla boğazdan karşıya geçişini bizim için takip ediyor.
Biz kendisiyle bağlantıyı kurmaya çalışırken Zaman Mekan Makinesi ekranlarından bizi izleyenlere teşekkür ediyor ve kanalımıza abone olmalarını rica ediyoruz.
***
Sevgili Melike, bugün her ikimiz de İstanbuldayız ama aramızda 760 yıldan fazla zaman farkı var. Biraz önce yönetmenimiz, İstanbul Boğazındaki sıradışı manzara haberiyle bağlanmak istediğini söyledi. Lütfen izleyicilerimize tam olarak nerede olduğunu ve orada neler olduğunu söyler misin?
1262 yılı mayıs ayından, el değmemiş muhteşem bir Boğaz Manzarasında bizi izleyenleri selamlıyorum. Şu anda Boğazın batı yakasındaki İstinyos köyünde bulunuyoruz. Karşı kıyıda bulunan Elanos köyünden hareket eden Bizans kanyonunun taşıdığı çok sayıda Türk Avrupa yakasında iniyor. Kanyon, sabahtan beri beş defa Anadolu kıyılarından yolcuları taşıyor. Buradaki Bizans kaynaklarına bakılırsa kanyon, bugün geç saatlere kadar yolcu taşımaya devam edecek.
Değerli izleyiciler, Melike’den izin alarak araya gireceğim. Muhabirimizin şu anda bulunduğu İstinyos köyü, günümüzdeki İstinye, karşı taraftaki Elanos köyü ise günümüzde Kanlıca olarak bilinen yer. Anladığımız kadarıyla Bizans bayrağı taşıyan bir kanyon, Kanlıca’dan İstinye’ye kalabalık bir Türk kafilesini taşıyor. Şimdi Melike’ye soralım: Kim bu Anadolu’dan Avrupa’ya geçen Türkler?
Önce bulunduğumuz noktanın 1262 yılındaki durumunu anlatmaya çalışalım. İstinyos köyü, Boğazdaki sayılı korunaklı koylardan bir tanesi. Bu nedenle ticaret gemilerinin uğradığı, çevredeki küçük yerleşim merkezlerinden gelenlerin haftalık Pazar yeri kurdukları nispeten büyükçe bir yer. Surlarla çevrili İstanbul’un kent merkezine at sırtında iki saat mesafede bulunuyor. Karşı taraftaki Elanos ise küçük bir balıkçı köyü. Üsküdar kasabasına karadan bir ulaşımı yok, ancak balıkçıların kullanımı için bir iskelesi var. Köylüler, Üsküdar ve İstanbul tarafına çoğunlukla kayıklarla gidiyor. Elanos İskelesine gelen Türkler, kadınların, çocukların ve yaşlıların olduğu siviller. Yaklaşık 2000 sivil olduğu söyleniyor. Aralarında 500 kadar eli silah tutan erkek var. Anlatılanlara bakılırsa bunlar, Moğollardan kaçan ve Selçuklu sarayı ile aralarında güven sorunu bulunan yörük obalarından oluşan kalabalık bir kafileden ibaret.
Burasını tam çözemedim, Moğorla ve Selçuklularla sorunları olan Türkleri, neden Bizanslılar kendi gemileriyle Avrupa yakasına taşıyor? Bunun onlara faydası ne olabilir?
Bunun için son yıllarda Anadolu’da neler olduğunu hatırlamak lazım. 1246’da Selçuklu Sultanı ikinci Gıyaseddin ölünce yerine bir Bizans papazının kızından doğan büyük oğlu İzzeddin Keykavus geçti. Ancak İzzeddin ve diğer kardeşleri henüz küçüktü. Devletin yönetimi için kardeşlerin etrafını saran nazı Selçuklu devlet adamları arasında uzun süren çekişmeler yaşandı. Bu kargaşa döneminde Moğolların sürekli Anadoluya müdahale ettiklerini biliyoruz. Uzun kavgalardan sonra Moğolların desteğini alan kardeşi Rükneddin abisini devirmeyi başardı. İzzeddin, Bizans sarayına yakın olan dayısının desteğiyle İstanbul’a kaçtı. İzzeddin’in Moğolların Kırım tarafındaki Altınordu kolunun hükümdarı Berke ile ilişkileri iyiydi. Bizanslılar, hem İzzeddin’in annesiyle olan kan bağı hem de Altınordu Moğollarıyla iyi geçinebilmek için onu kullanmayı düşünüyorlar.
Buraya kadar anlaşıldı, İzzeddin ve birkaç yakın akrabasını İstanbul’a kabul etmeleri belli bir mantığa dayanıyor. Ama bu şu anda karşıdan karşıya geçmekte olan 2000 kişilik Türk kafilesine neden yol açtıklarını izah etmeye yetmiyor.
Haklısın. Bunun için İzzeddin’in karakterini bilmek gerekiyor. İzzeddin, her ne kadar Hıristiyan bir anneden doğmuş olsa da Yörük Türklerle arasını her zaman iyi tuttu. Konya’da onu iktidarda tutan Oğuz Yörükleri oldu. Şimdi hem onları Moğolların elinden korumak hem de gerektiğinde onunla her yola çıkacak birilerini yanında taşımak istiyor. İzzeddin’in sağ kolu, Sarı Saltık isimli bir yörük evliyası. Başta Çepniler olmak üzere Oğuz yörükleri arasında Sarı Saltık çok saygın bir din adamı. Onun içinden çıktığı Çepni obalarından 2000 kişilik bir topluluk peşlerinden İstanbul önlerine kadar geldi. Bizanslılar, onları şehre kabul etmek istemediler. Açıkçası konaçgöçer bir yaşamları olan Türkler de İstanbul’da yaşamak istemiyor. Varılan uzlaşmaya göre Bizanslılar onları, Tuna Irmağının denize döküldüğü sınır boylarına yerleştirecek.
Bizanslıların Türkleri yerleştirmek için bu bölgeyi seçmelerinin özel bir nedeni var mı?
Açıkçası Dobruca adı verilen bu bölge, oldukça ıssız topraklar. Etrafı Deliorman adı verilen balta girmemiş ormanlarla dolu. Yaz aylarından Tuna nehrini aşan çok sayıda barbar, ormandan çıkıp Bizans köy ve kasabalarına saldırıyor. Bizanslılar, barbarlardan korunmak için Balkan bölgesine Türk asıllı Bulgar ve Peçenek boylarını yerleştirdi. Ancak onlar da zamanla Deliorman yöresinden güneye çekildiler. Bizanslılar, Sarı Saltıkla birlikte gelen Çepnileri Deliorman sınırına yerleştirerek barbarları durdurmayı umuyor. Çepnilerin Peçenekler ve Bulgarlar iyi geçinecekleri düşünülüyor.
Çoğu sivil 2000 Çepninin barbar tehlikesini durdurabilmesi bana pek mantıklı görünmüyor. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Haklısın, ama bu Bizanslıların umrunda değil. Büyük ihtimalle İzzeddin, barbarları yok etmek için Kırım tarafındaki Altınordu askerlerinden yardım isteyecek ve bu durumda Bizanslılar yıllardır baş edemedikleri barbar tehlikesinden kurtulmuş olacaklar.
Sevgili Melike’ye teşekkür ediyoruz. Balkanlarda Hunlar, Avarlar, Bulgarlar ve Peçenekler gibi Türk boylarının yüzlerce yıldır dolaştığını biliyoruz. Ancak Anadolu’da Balkanlara geçen ilk Türk kafilesiyle ilgili haberleri canlı yayında Melike Meryem’den dinlemiş olduk.
Kendisine teşekkür ediyoruz. Bundan sonraki Zaman Yolcusu Zamşra’da yeniden buluşuncaya kadar, bizi izlediğiniz ve kanalımıza abone olduğunuz için teşekkür ediyoruz.