Geniş İran coğrafyasında birçok farklı topluluk yaşadığı halde yazılı uygarlıkların bulunduğu Mezopotamya coğrafyasına komşu bölgede yaşayan Medler bilinen en eski toplumdur.
Urmiye Gölü civarında yaşayan ve sonradan Persler olarak yaşayan topluluklar, zamanla Medler’le kaynaştılar. Önceleri Medlere bağlı yaşayan Pers toplumu, Milattan önce altıncı yüzyılda Büyük Kiros diye bilinen efsanevi krallarının döneminde tarihin akışını değiştirmeyi başardı.
Komşu antik uygarlıkların çöküşe geçtiği bu dönemde güçlü bir komutan ve adil bir hükümdar olarak yıldızı parlayan Büyük Kiros döneminde Persler büyük bir yükselişe geçti.
Ege sahillerinden Asya içlerine ve Hindistan’a kadar uzanan topraklarda uzun süre hüküm süren Persler, Büyük İskender’in önünde duramadılar ve milattan önce dördüncü yıl sonlarında dağıldılar.
600 yıl süreyle mahalli krallıklar tarafından yönetilen ve Romalıların baskısı altında kalan İranlılar, 226 yılında ortaya çıkan Sasani İmparatorluğu döneminde hızla Perslerin bıraktığı tarihi mirası canlandırmayı başardılar.
400 yıl süreyle bölgede gücünü koruyan Sasaniler zerdüştlük diye bilinen ateşperest bir inanışa sahipti. Sasani İmparatorluğu önce Hıristiyanlık sonra İslamiyet’in yükselmesiyle birlikte gerileme ve çöküş dönemine girdi.
Hazreti Ömer döneminde 3 defa İslam ordularına yenilen Sasani İmparatorluğu hızla çöktü ve 651’de tarihe karıştı.
İran’ın bundan sonraki dönemine Şiği inancı damgasını vurdu. Yeni İran uygarlığının oluşmasında bu inanış önemli etkiler yaptı.
Onuncu yüzyıl sonlarında Türkistan’dan gelmeye başlayan Oğuz Türkleri, ülkenin etnik ve kültür yapısında baskın güç oldular.
Moğol istilası döneminde Asya’dan gelen yeni Türk boyları bu kimliği güçlendirdi.
Farsça bir kültür dili, Türkçe ise halk arasında konuşulan bir dil haline geldi.
İran toprakları Timur, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler, Nadir Şah ve Kaçar Hanedanı 1393’ten 1925’e kadar aralıksız Türkler tarafından yönetildi.
Birinci dünya savaşı sonra darbeyle gelen Fars kökenli Pehlevi dönemi ise 1978’deki İslam devrimiyle son bulmuştur.
Ayetullah Humeyni’nin iktidarıyla birlikte İran’da katı bir şiği kimliğinin kök saldığı görülüyor.
Ancak İran’ın inanç temelli yeni yönetimi, Ortadoğuda sürekli savaşlarla birlikte varlık mücadelesi yapmak zorunda kalıyor.