Bu yazıyı kaleme alırken bu husustaki en belirgin haber konuşkan ve akıllı bir kız olan Narin’in evde uygunsuz bir sahne gördüğü ve o nedenle de öldürülmüş olabileceği iddiası üzerinde duruluyor. Bu meyanda Amca’nın Narin’in annesiyle bir ilişki yaşadığı ve Narin’in bu ilişkiyi gördüğü varsayılarak susması için öldürüldüğü iddiası tartışılıyor. Daha evvelde cenazeyi çuval içinde (amca tehtidi ile) nehir kenarına gömen (Nevzat Bahtiyar) iftiracının açıkladığı üzere Narin’in annesi ile ilişki içinde olduğu iddia edilen amca hali hazırda en büyük şüpheli durumunda.
Narin’in kaybolduğu başlangıç günlerinde son derece mutaassıp (muhafazakâr) 60 haneli küçük bir köyde böyle bir cinayet işlenmesi sebeplerinden benim de ilk aklıma gelen bir olasılık, herkesinde tahmin edeceği gibi, bir “Töre” cinayeti ihtimali idi.
Töre cinayetleri maalesef bilhassa Türkiye’mizin doğu bölgelerinde yaygın olup bilhassa küçük ve genç kızlarımızın kurban edildiği ataerkil bir gelenektir vede halada eskiye göre azalmasına rağmen devam etmektedir.
Bu cinayetteki konumlar, öldürme sebepleri çok daha değişik olabilir, dolayısı ile bu olayda (Narin cinayeti) bilinmeyen hakkında fikir yürütmek ve analiz etmek yerine aşağıdaki yazımda daha çok, Türkiye’de hala etkisini sürdüren fakat gittikçe azalan “Töre” cinayetlerinin sebeplerini ve töre cinayetlerinin önlenmesi için devlet ve sivil toplum örgütlerinin çabalarını elimizden geldiği kadar siz okuyucularımıza aktarmaya çalışacağım.
Türkiye'de töre cinayetleri, özellikle çocukları içerenler, kültürel, sosyal ve tarihsel bağlamlarda kök salmış karmaşık ve derinden rahatsız edici bir konudur. İşte bu trajik olgu hakkında bazı temel gerçekler:
1. Kültürel ve Ataerkil Kökler Ataerkil Toplum: Töre (Namus cinayetleri), aile namusunun genellikle kadın üyelerin davranışlarına ve algılanan saflığına bağlı olduğu Türkiye'deki bazı bölgelerin ataerkil yapısına derinlemesine yerleşmiştir.
Geleneksel İnançlar: Bazı topluluklarda, söylenti yoluyla bile olsa cinsellik veya davranışla ilgili sosyal normları ihlal etmek, ailenin namusunu "temizlemenin" bir yolu olarak töre kispesi (maskesi) altında namus cinayetleri gibi aşırı önlemlere yol açabilir.
2. Kurbanlar Genellikle Gençtir Çocukları ve Ergenleri Hedef Alır: Namus cinayetlerinin kurbanları genellikle 10-12 yaşlarında küçük kızlardır. Bu çocuklar ailenin namusunun taşıyıcıları olarak görülür ve yoğun bir incelemeye ve takibe tabi tutulurlar.
Cinayetlerin Temel Nedenleri: Kızlar, ayarlanmış bir evliliği reddetmekten, aile içerisinde bazı olaylara tanık olup olup bunları ve kendilerine yapılan çok yakınlarının tacizlerini açıklamaları istenmediğinden, bir ilişki içinde olduğundan şüphelenilmeye ve hatta tecavüze uğramaya kadar uzanan nedenlerle öldürülebilirler- hatta ve hatta kurbanın davranışlarının aileye utanç getirdiği bile suçlanma nedenidir.
3. Aile Üyelerinin Aile İçindeki Faillere Dahil Olması: Genellikle katiller, daha geniş aile veya toplum tarafından namusu geri kazandırmaları için baskı gören yakın aile üyeleridir- babalar, kardeşler, amcalar, dayılar.
Toplum Baskısı: Bazı durumlarda aileler, toplumdan (tarikatlar dahil) dışlanma tehdidi altında bu tür cinayetleri gerçekleştirmeleri için doğal olarak baskı hissedebilirler.
4. Yasal ve Adli Zorluklar Yasal Reformlar: Türkiye, daha sert cezalar da dahil olmak üzere töre cinayetleriyle mücadele etmek için yasal reformlar yapmıştır. Ancak, uygulama tutarsızdır ve bazı failler "tahrik" rehberliğinde müsamaha görür.
Yargısal Önyargı: Türkiye'deki mahkemeler, bazen failin toplumsal önyargıları yansıtan şiddetli tahrik altında hareket ettiği argümanını kabul ederek töre cinayetleri için verilen cezaları azaltmıştır.
5. Bölgesel Farklılıklar Bazı Bölgelerde Yaygınlık: Töre cinayetleri Türkiye genelinde meydana gelsede geleneksel ve muhafazakâr değerlerin daha güçlü olduğu kırsal ve doğu bölgelerinde daha yaygındır.
Kentsel ve Kırsal Ayrım: Kentleşme ve modernleşme bazı bölgelerde Töre cinayetlerinin sıklığını azaltmıştır, ancak uygulama daha izole ve geleneksel topluluklarda Doğu bölgelerimizde halen devam ediyor.
6. Medyanın ve Savunuculuğun Farkındalığı Artırma Etkisi: Türk medyası ve savunuculuk grupları (sivil teşkilatlar), bir zamanlar özel aile meseleleri olarak kabul edilen töre cinayetlerine dikkat çekmede önemli bir rol oynadı.
Halkın Öfkesi ve Aktivizm: Özellikle genç nesiller ve kadın hakları aktivistleri arasında bu cinayetlere karşı artan bir kamuoyu öfkesi var ve buda uygulamayla mücadele için daha organize çabalara yol açıyor.
7. Hükümet ve STK (Sivil Toplum Kuruluşları) Çabaları Hükümet Girişimleri: Türk hükümeti, eğitim kampanyaları ve potansiyel kurbanlar için koruyucu önlemler de dahil olmak üzere namus cinayetlerini önlemeyi amaçlayan programlar uyguladı.
STK Desteği: Sivil toplum örgütleri, izole bölgelere ulaşmada zorluklar devam etsede, mağdurlara ve risk altındaki bireylere yasal, psikolojik ve sosyal destek sağlamak için aktif olarak çalışmaktadır.
8. Toplumsal Değişim Yavaştır Kültürel Direnç: Yasal reformlara ve savunuculuğa rağmen, köklü kültürel normları değiştirmek yavaş bir süreçtir. Töre cinayetleri hala gerçekleşmektedir, ancak artan farkındalık nedeniyle sıklıkları azalıyor olabilir.
Nesiller Arası Değişim: Özellikle kentsel alanlardaki genç nesiller, kadın davranışıyla ilişkilendirilen namus kavramını giderek daha fazla reddediyor ve bu da gelecekteki değişim için umut sunuyor.
9. Uluslararası Baskı Küresel İnsan Hakları Odaklı: Türkiye, töre cinayetlerini daha etkili bir şekilde ele almak için insan hakları örgütlerinden uluslararası baskı görüyor ve bu da politika ve uygulamada bazı olumlu değişikliklere yol açıyor.
Küresel Farkındalık: Türkiye'deki töre cinayetleri sorunu küresel ilgi çekmiş ve hem yerel hem de uluslararası topluluklardan sürekli dikkat ve eyleme ihtiyaç duyulduğunu vurgulamıştır.
10. Eğitimin Rolü Eğitimin Bir Araç Olarak Rolü: Özellikle kızlar için eğitimi artırmak, töre cinayetlerini önlemede önemli bir strateji olarak görülmektedir. Eğitimli bireylerin geleneksel uygulamalara direnme ve değişim için savunuculuk yapma olasılıkları daha yüksektir.
Erişimdeki Zorluklar: Ancak bazı bölgelerde eğitime erişim sınırlı kalmaya devam ediyor ve bu da namusla ilgili şiddetin devam etmesine katkıda bulunuyor.
Sonuç: Türkiye'de töre cinayetleri derin kültürel köklere sahip önemli bir insan hakları sorunudur. Yasal reformlar ve toplumsal değişimler devam ederken, uygulama özellikle geleneksel değerlerin güçlü kaldığı kırsal alanlarda devam ediyor. Hükümet, STK'lar ve uluslararası kuruluşların potansiyel mağdurları korumak ve bu uygulamayı ortadan kaldırmak için sürekli çabaları şarttır.
Sonucu nereye bağlanırsa bağlansın, şuda bir gerçekki, Narin cinayeti Türkiye’de kamuoyunun bu olaydaki gibi masum çocukların katledilmesine veya töre cinayetlerine karşı büyük bir tepki ile sesini yükseltmesine ve direnme gücünü arttırmasına ve böylelikle bu muhafazakâr cahilane uygulamaların azalmasına olanak tanıyacaktır.