Yaz dönemini büyük bir sabırsızlıkla beklerdim. Okul dönemlerinin disiplinli atmosferinden bahçemize taşınmak ve doğa ile bütünleşmek benim için inanılmaz bir özgürlük idi. Doğanın içinde, zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım. O güzel coğrafya bana sadece bir oyun alanı değil, aynı zamanda özgürlük ve mutluluğun gerçek anlamını öğreten bir öğretmendi.
Babacığımın hala kulaklarımda yankılanan sözlerini hatırlıyorum “oğlum okul zamanı okul, tatil zamanı tatil, onun için iyi çalış ve özgürce tatilini yap”.
Çocukluğum, tarifsiz bir mutluluğun içinde geçti. Bahçemizin o uçsuz bucaksız güzelliğinde yalınayak yürüyüp koşmak, her gün nehirde yüzmek, balık tutmak ve yağmurlu günlerde ıslanmayı göze alarak çıplak dolaşmak, kargaları mısır tarlamızdan kovmak için tenekeyi davul gibi kullanmak, en unutulmaz anılarımdan sadece birkaçı.
Akşamları annem, yemek masasına oturmadan önce ellerimizi ve ayaklarımızı yıkamamız konusunda katıydı. O anlar, belki o zaman bir rutin gibi gelirdi ama şimdi hem disiplinin hem de aile içindeki sıcak bağların bir simgesi olarak hatırlıyorum.
Bugün geriye dönüp baktığımda, böyle bir çocukluk geçirdiğim için ne kadar şanslı olduğumu fark ediyorum. Doğanın kollarında, sade ama dolu dolu bir hayatın içinde büyümek, bana bugün hâlâ içimi ısıtan güzel anılar ve bir ömür boyu sürecek bir huzur verdi.
Haydi birazda konumuzu genişleterek nehir kenarında doğmanın faydalarını ve bu ortamlarda büyüyen çocukların karakterlerine pozitif etkilerini tartışalım.
Doğanın kalbinde, bir nehir kenarında büyümek… Bu, sadece bir coğrafi ayrıcalık değil; aynı zamanda ruhun derinliklerine işleyen bir hayat armağanıdır. Nehir, bir yandan insana dinginlik ve huzur sunarken diğer yandan yaşamın döngüsünü, değişimin kaçınılmazlığını ve doğanın sonsuz cömertliğini öğretir.
Doğanın Ritmiyle Büyümek
Bir nehir kenarında doğup büyümek, insana doğanın ritmini anlamayı öğretir. Sabahları suyun hafif dalgalarıyla uyanmak, rüzgârın su üzerindeki tatlı fısıltısını dinlemek, kuş seslerinin tatlı melodisiyle günü karşılamak bir yaşam biçimi haline gelir. Bu atmosfer, insanın ruhunda derin bir huzur yaratır. Nehir, sakin bir öğretmen gibi sabırla akarken, her anıyla insanlara bir şeyler fısıldar: Hayat akıyor, her şey geçiyor, yenilenmek mümkün.
Nehirden Gelen İlham
Nehir, sadece çevresindekilere doğal güzellikler sunmakla kalmaz; aynı zamanda hayata dair önemli dersler verir. Akışkanlığıyla değişime uyum sağlamayı, taşkınlığında sabrı, dinginliğinde huzuru anlatır. Nehir kenarında büyüyen bir çocuk, doğanın bu derin bilgeliğini farkında olmadan içselleştirir. Belki de bu yüzden, nehir kenarında büyüyen insanlar daha sakin, daha anlayışlı ve daha derin düşünebilen bireyler olurlar.
Çocukluğun En Saf Anıları
Nehir kenarında geçen bir çocukluk, benzersiz anılarla doludur. Suyun içinde çıplak ayaklarla yürümek, sıcak yazların öğlen tatillerinde ve ılık yaz akşamlarında serinlemek, kayıklarla oyunlar oynamak... Nehirde yüzerken suyun gücünü hissetmek doğanın büyüklüğünü ve insanın onun bir parçası olduğunu anlamak için harika bir fırsattır. Bu ortamda büyüyen çocuklar, doğayı daha iyi anlar ve koruma bilincini küçük yaşlarda edinir.
Bu anılar, yalnızca nehir kenarında büyüyenlerin bildiği bir ayrıcalıktır. Doğanın cömertliğiyle şekillenen bu çocukluk, bir ömür boyu kalıcı bir huzur ve mutluluk kaynağıdır.
Bugün şehir yaşamının yoğunluğu içinde, doğanın bir parçası olmak çoğu insan için bir hayal haline gelmiştir. Ancak nehir kenarında büyümüş biri, her zaman bu doğal bağlantıyı içinde taşır. Bu insanlar, gürültü ve kaos içinde bile bir an durup gözlerini kapatarak suyun huzur dolu sesini zihninde canlandırabilir. Bu, hayatın en büyük hediyelerinden biridir.
Bu yüzden, eğer böyle bir talih size nasip olmuşsa, her anının kıymetini bilin. Nehir sadece bir su kaynağı değil; aynı zamanda bir öğretmen, bir dost ve ruhun en güzel sığınağıdır.
Anadolu’nun kalbinden doğup Karadeniz’e ulaşan Kızılırmak, sadece bir nehir değil; tarih, kültür ve doğal güzelliklerin eşsiz bir birleşimidir. Bu nehrin kıyısında dünyaya gelmek ve çocukluk yıllarını onun bazen serin bazen ılık sularıyla, kıyısındaki yemyeşil doğayla iç içe geçirmek, yukarıdada vurguladığımız gibi hayatta nadir bulunan bir ayrıcalıktır. İşte bende Bafra ilçesinde 1950 yılında bu ayrıcalığın bir parçası oldum; tüm çocukluğumu ve gençlik yıllarımı Kızılırmak ile yaşadım beraber özgüledim.
O yıllarda biz çocuklar için Kızılırmak, macera dolu bir oyun alanıydı. Yaz günlerinde onun serin sularında yüzmek, kıyısında balık tutmak ya da kumsallarında oynamak vede adalarında top koşturmak unutulmaz anılar idi.
Kızılırmak’ın çevresi, hala benim çocukluğumda olduğu gibi kuş sesleriyle dolu, rengarenk çiçekler ve yemyeşil ağaçlarla bezenmiş bir cennettir.
Kızılırmak’ta büyümek, doğanın döngülerini gözlemlemekle eşdeğerdir. Baharda sellerle kabaran sular, yazın sakin akışı, sonbaharın dinginliği ve bazende kışın donmuş yüzeyi, buz kütlelerinin homurdanarak akışı... Her mevsim, hayatın farklı bir yönünü öğretir. Bu döngüyü yaşamak, insanı sabırlı, anlayışlı ve doğaya minnettar kılar.
Nehir kenarında doğmanın ve büyümenin talihi, herkese nasip olmaz. Bu ayrıcalık, insanı hayata daha farklı bir pencereden bakmaya teşvik eder. Doğanın bir parçası olmanın güzelliğiyle büyüyenler su gibi dingin, güçlü ve durmaksızın ilerleyen bir karaktere sahip olurlar ve dolaysı ile yaşamın ne kadar değerli ve güzel olduğunu bir nehir gibi akıp giden hayatın acımasız yıllarında daha iyi anlar.
Nehir kıyısında geçirilen her an, hayat boyu huzur veren bir hatıra olarak kalır. Nehir kıyısında büyümenin güzelliği, suyun hafif bir şarkısı gibi ruhunuzda yankılanır ve sizi her zaman doğduğunuz yere, o huzurlu kıyıların hatıralarına geri çağırır.
Gözlerimi kapatıp hatıralarım için geriye baktığımda, Kızılırmağı, sadece akıp giden bir nehir değil, onun kenarında doğup büyüyen her çocuğa eşlik eden bir rehber, bir öğretmen olarak düşünüyorum.