500 yıl süreyle aşamalar halinde gerçekleşen bu göçler sonunda Hollanda’dan günümüzdeki Rusya sınırına kadar olan bölgede Germenler, yerli halkları büyük ölçüde kendilerine benzeterek yayılmışlardır.
Orta Avrupa’nın özellikle kuzey ve batı kesimlerinde yayılan Germenler, milattan önce ikinci yüzyıla geldiğimizde Roma İmparatorluğu ile komşu olmuşlardı.
Erken dönem Germen kabilelerinin Romalılar ile olan ilişkilerinde şiddetli kavgalar ve savaşlar yaşandığına yönelik bir kanıt yoktur.
Ancak milattan sonra birinci yüzyıla geldiğimizde İsveç’in güney ve iç kesimlerinde yaşamakta olan bir Germen boyu olan Gotların Doğu Avrupa üzerinden Balkanlara inmesiyle birlikte Romalılar ile Germenler arasında kanlı çatışmalar başladı.
Milattan sonra 270’lerde Gotların hıristiyanlığı kabul etmesiyle birlikte yeniden bir barış dönemi başlamış, ancak Kavimler Göçüyle birlikte Hun Türklerinin Doğu ve Orta Avrupa’ya inmesiyle huzur bozulmuştur.
Gotlar ve bazı Germen boyları, Hun baskısıyla Balkanlara ve Roma İmparatorluğunun diğer topraklarına göç etmeye başlamıştır.
İspanya’da Vizigot ve İtalyada Ostragot krallıklarını kuran Germenler, Roma İmparatorluğunun çökmesinde etkili olmuşlardı.
Ancak hiçbir bölgede etnik çoğunluk sağlayamayan Got boyları, zamanla bulundukları yerlerde asimile oldular.
Bununla beraber Gotların, Romalılar ile Germenleri yakınlaştırdıkları açıktır. Onuncu yüzyılda tarih sahnesine çıkan ve 844 yıl süren kutsal Roma Germen imparatorluğunun temel taşlarını Gotlar atmıştır.
Gotların aksine Orta Avrupanın kuzey ve batısında etnik çoğunluğu elinde tutan Germen boyları, Avrupa tarihi şekillenirken varlıklarını güçlü biçimde ayakta tutmuştur.
Bu boylar içerisinde Kuzey Almanyada yaşayan Saksonlar ve Orta Almanyada yaşayan Franklar komşu ülkelerin tarihlerinin oluşmasında rol oynamıştır.
Kavimler göçünü takip eden 300 yıllık süreçte Hollanda ve daha sonra İngiltere’nin güneyine yerleşen Sakson boyları burada yerli halklarla karışarak Anglo sakson topluluklarına dönüşmüştür. Böylece Hollandalılar ve İngilizlerin ortaya çıkmasına vesile oldu.
Bir başka Germen kabilesi olan Franklar ise kuzey Fransaya yerleşip bu ülkenin etnik yapısının oluşmasına katkı sağlamıştır.
Günümüzde İsviçre’nin bazı kantonlarında, Avusturya’nın neredeyse tamamında, Çekya ve Polonya’nın önemli bir bölümünde etnik olarak Almanlarla akraba topluluklar yaşamaktadır.
Doğu Avrupa’da Prusya İmparatorluğu ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu, etnik olarak Alman kökenli hanedanların baskın olduğu ülkeler olmuştur.
Bu tarihsel öykü nedeniyle Almanca, İngilizce ve Fransızca dilleri birbirine oldukça benzer.
Daha açık konuşmak gerekirse, Balkanların güneyi dışında Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı üç önemli kavim olan Germenler, Slavlar ve Latinlerin soyundan gelmektedir.
1871’de kurulan Almanya İmparatorluğu, Alman kökenli milletlerin tamamını bir çatıda toplamak amacını gütmüş ve etnik olarak saf bir Alman milleti oluşturmayı denemiştir.
Birinci Dünya Savaşı ve ardından Hitler döneminde patlayan ikinci dünya savaşında bu amaç uğruna mücadele veren Almanlar, bunun bedelini bölünerek ödemiştir.
Doğu ve batı Almanya ancak 1989’da birleşebilmiştir.